Rio gerçeği!
Rio’dan hüsran haberleri gelmeye başladı. Şaşırdık mı? Hayır... Ektiğimizi biçiyoruz. Daha doğrusu... Pek bir şey ekmediğimiz için pek bir şey de biçemiyoruz.
Şimdilik sadece 1 madalya kazandık. Bunu da devşirme 1 sporcumuz sağladı.
Madalya sayımız elbette ki artacaktır. Ama şu gerçek kolay kolay değişmeyecektir. Biz sporda günü birlik başarılarla avunan bir ülkeyiz. Sağlam bir spor politikamız yok.
Zaten bu yüzden değil midir ki, hep belli branşlarda hedefe ulaşıyoruz. Zaten bu yüzden değil midir ki, olimpiyatlarda madalya kazanan sporcularımızda sürekli doping çıkıyor. Zaten bu yüzden değil midir ki, devşirme sporculara her geçen gün daha fazla bel bağlıyoruz. Zaten bu yüzden değil midir ki, bir önceki olimpiyatta başarı sağlayan sporcumuz daha sonra genelde ortadan kayboluyor. Zaten bu yüzden değil midir ki, genelde iltica eden sporcularımızla gurur duyuyoruz. Zaten bu yüzden değil midir ki, tabana ineceğimiz yerde, madalya kazanan sporcularımızı paraya boğuyoruz!
Her olimpiyat sonrası ne yaptık! Sorun yokmuş gibi davrandık.
Spor teşkilatındaki ağalar ve beyler, koltuklarında sefa sürmeye devam ettiler.
Koltuk dedim de... Ülkemizdeki federasyon seçimlerinin nasıl yapıldığını biliyor musunuz? Şu kadarını söyleyeyim: Bizde bu seçim sistemi olduğu sürece, uluslararası alanda daha çok nal toplarız!
Çünkü... Spor teşkilatı kimi işaret ederse, seçimi o kazanır. Kazandı, kazanıyor, kazanacak! Yönetmelik bu doğrultuda hazırlanmış... Bu yüzden de... Pek çok beceriksiz ve yetersiz isim, başkanlık koltuğuna oturdu. Yönetim kurulları da bu şekilde oluşturuldu.
Mevzuyu biraz açayım. Spor teşkilatında üst düzey görev yapan kişilerin azımsanmayacak oranda oy hakkı var.
Kendilerine yakın gördükleri kişileri seçme ve de seçtirme güçlerine sahip bulunuyorlar.
Daha da önemlisi... Oy kullanacak kişilere yönelik olarak... Yine belli kişiler tarafından yapılan... Baskılar... Tehditler, siyasi girişimler... Cazip seyahatler, maddi destekler, ayarlanan milli görevler...
İşaret edilen... İşareti alan... İşareti alabilmek için belli kişilere yakınlaşan tüm isimleri... Öne çıkartıyor... Seçimlerin kaderi bu cambazlıklar sonucu belirleniyor.
Ahbap çavuş ilişkileri doğrultusunda... Çark dönüyor. Tabii bu çarpıklık ve çapsızlık... Teknik adamdan sporcuya... Milli takımlardan kulüplere kadar... Herkesi etkiliyor. Bir aldatmacadır gidiyor.
Şu bir gerçek: Olimpiyatlar, ülke sporunun genel yansımasıdır. Gerçekler tüm çıplaklığı ile ortaya çıkar. Takke düşer, kel görünür.
Her olimpiyat sonrası olduğu gibi bu olimpiyat sonrası da yine seçim olacak. Göreceğiz bakalım, kaç federasyon başkanı “Başarısız olduk” diye istifa edecek!
Pek çok federasyon... Adeta... Büyük bir pasta... Birileri yiye yiye doyamıyor.
Tersten yazayım. İstediğiniz kadar iyi bir sporculuk geçmişiniz olsun. İstediğiniz kadar tahsiliniz ve yabancı diliniz olsun. Hikaye...
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün üst yönetimi, seçimlerde sizi tutacak mı, kollayacak mı, oy verecek mi, oy verdirecek mi, sizi kendine yakın görecek mi, birilerine baskı kuracak mı, siz ondan haber verin.
Ne donanımlı isimler, üst yönetimlere şirin gözükmedikleri için sandığa gömüldüler.
Nadir de olsa bileğinin gücü ile seçimi kazanan federasyon başkanlarını bir kenarda tutarak... Şöyle bir parantez açmak istiyorum. Bir federasyon başkanı çok başarısız bile olsa... Kendi istemediği sürece... Koltuğunu kolay kolay kaptırmaz. Kaptırmıyor. Hem seçim yönetmeliği... Hem de spor teşkilatındaki mevcut çarpık yapı... Bu ortamı hazırlıyor.
Bilinmelidir ki... Delegeler genelde hür iradeleri doğrultusunda oy kullanamıyor.
Sadede geliyorum... Federasyon koltuğuna... Liyakat sahibi kişiler değil de... Ahbap çavuş ilişkileri doğrultusunda öne çıkan isimler oturduğu sürece... Başarı hayaldir.
Son söz... Hayatta her şeyde torpil olur. Sporda olmaz!
Olursa da... Sonu böyle olur.
