Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ne zaman Üsküdar’dan bir vapura binsem Yarımada’nın üzerinde koca bir kartal görürüm. Yanına gittikçe “O kadar da büyük değilmiş” gibi gelir. Koca imparatorluğu neredeyse yarım asır yönetip yine de karşı kıyıdan görülebilen bir imza bırakmadan terk-i diyar etmek istemeyen Kanuni Sultan Süleyman’ın adını taşır bu eşsiz yapı: Süleymaniye.

        İnsan fani olduğunun farkında. Ne büyük ceza...

        Mimar Sinan’ın akustiğini ayarlayabilmek için ortasına iskemle atıp günlerce nargile fokurdatıp dinlediği; bunu görenlerin “Sinan camide alem yapıyor diye” padişaha yetiştirdiği Süleymaniye’nin o benzersiz ses dolaşımı artık yok. Çünkü, Sinan’ın “Kalfalık eserim” dediği Süleymaniye’nin başından 2007-2010 arasında restorasyon mu desek bir şeyler geçti. O dönemden sonra, bir zamanlar arının kanat sesinin bile tüm camiyi ‘surround’ ettiği eşsiz akustik sizlere ömür...

        Koskoca Süleymaniye, Anadolu’daki cami yaptırma derneklerinin inşa ettirdiği camilere döndü. Sinan, kalfalık döneminde yaptı; biz “ustalık” döneminde bozduk.

        Geçtiğimiz hafta Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, müteahhitlere “İstanbul’da kazanma devri bitti. İzmir’e gidin. İzmir, Menderes nehirleri ile arkasına Manisa ve Aydın’ı da alarak oldukça gelişime açık bir bölge” deyince beni aldı bir düşünce.

        “Neyi düşünüyorsun; İzmir’de sanki bir Süleymaniye var da onu yıkacaklar... Varsa yoksa 1- Saat Kulesi 2-Hükümet Konağı. Kale gibi yükselen Kordon apartmanları için mi tasalanıyorsun?” diyorum ama kendime söz geçirmek ne mümkün?

        Ne kadar zorlasam da bu türden hallerde aklıma iyi şeyler değil hep bu türden sakarlıklar gelir. Yine öyle oldu.

        Müteahhitlere “İlk hedefiniz Akdeniz” diyerek hedefi gösteren Bakan, umarım “İstanbul’da kazanma devri bitti” derken inşaat şehvetinin, keyfiliğin bu kentin dokusunda yol açtığı çarpık kentleşmeyi de İzmir’e transfer etmeyi kastetmiyordur.

        İnşaat sektörü büyüdüğü zaman pimapenci de kazanıyor, çimentocu da, elektrikçi de. Ekonomi büyüyor.

        Lakin insan ve doğa biricik.

        Yoksa Çamlıca’ya cami yapacak mimarın önce söyleyip sonra geri çektiği gibi “En büyük, en yüksek, en iddialı” ise derdimiz, bugün duvarlarına eski İzmir’in siyah beyaz fotoğraflarını asanlara çağrımdır: Şimdiki İzmir’in fotolarını da saklayınız çocuklarınız için.

        “Bütün mimarlar yüksek, mühendisler de / Bir sen kaldın alçak mimar ey Sinan usta!” diyor Cemal Süreya işte hesap.

        *Birikim Dergisi, iki yıl kadar önce “Şefaat Ya Resulallah” sözüne atıf yapan böyle bir kapak yapmıştı.

        Diğer Yazılar