Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kadına Şiddet’in yenilir, yutulur, affedilir hiç bir tarafı yok. Eylemi gerçekleştiren eller için, söylenecek söz de yok. Ancak malum durumla ilgili olumlu bir gelişme var.

        Aslına bakarsanız sözümü geri aldım, pek olumlu denmez.

        Ortada yine şiddet söz konusu. Ama en azından deşifre var, itiraf var. İçine atma yok.

        Ele güne karşı rezil rüsva mı olalım anlayışı ortadan kaybolmuş. Bence kadına şiddet konusundaki en büyük gelişme bu.

        Panik butonu, geçici süreyle evden uzaklaştırma yaptırımları ne denli işe yarıyor tartışılır. Ama görünen o ki, işin en zor kısmı olan “dillendirme” kısmı çözülmüş.

        Şiddet gördüğünü kendi kendine bile itiraf etmekten çekinen kadınlar, yerini, durumu katiyen hazmedemeyen, cesur ve gururlu kadınlara bırakmış.

        Bir nevi kendi devrimlerini kendileri ilan etmiş. Ancak takdir edersiniz ki, her devrimin bir öncüsü olduğu gibi bunun da var ve bence bu sefer öncü olan ünlü ve bilinirliği fazla kadınlar.

        Kadın ‘ünlü’, dile kolay

        Ünlüleri nasıl bilirsiniz? Şarkıcı, sunucu, oyuncu olması gerekmiyor, alanında ün yapmış, adının yanına ünlü sıfatı layık görülmüş herhangi bir kişiyi nasıl bilirsiniz?

        Sizin yerinize ben söyliyeyim, öncelikle sıradan insanlardan farklı bilirsiniz.

        Hani birebir şahit olmasanız, sofrada oturup yemek yediklerine, akşam olunca pijama giydiklerine, kuru fasülye yiyince karın ağrısı çektiklerine inanmak bile güçtür. Sanki üzerinde ünlü yazan haplarla beslenir, özel üretilmiş “ünlü” yataklarında yatar uyurlar. Kolay kolay hasta falan da olmazlar. Laf aramızda, süper kahraman özellikleri taşıdıklarına dair bir inancımız da her daim mevcuttur. İşte bu sebeple, ünlü bir kadın, “eşimden şiddet görüyorum” diyorsa, gözümüzle görsek inanmaz, sokakta görsek tanımayız.

        Dile kolay ünlü bir kadından bahsediyoruz.

        Hiç kocasından şiddet görür mü, etrafında hareli özel kalkanı vardır, ona kalkan eller hemen oracıkta kırılır! Malesef, değil işte. Son bir yılda gördük ki, kadına şiddet, ne statüye bakıyor, ne yaşa başa, ne de üne şöhrete.

        Bir yaşımıza daha girdik, ünlü kadınlar patır patır itirafa başladı; çoğu zamanında, çoğu da güncel zamanda, fiziksel ya da sözlü şiddet görmüş, canları yanmış. Şükürler olsun ki, nasıl ki kendileri topluma mal oldularsa, şiddet hikayelerini de etmekten kaçınmadılar.

        İlham verici hikayeler

        İkbal Gürpınar adlı ünlü sunucunun eşinden gördüğü şiddet haberi ve beraberinde talep ettiği evden uzaklaştırma detayını okurken bunları düşündüm.

        Teoride sevindirici bir durum yok ancak pratikte, ünsüz ve şiddet gören kadınlar için ciddi bir kahramanlık öyküsü söz konusu.

        Şehirli, okumuş, belirli sosyo ekonomik durumdaki kadınlar için yüreklendirici bir hikaye değil belki, ama küçük yerde yaşayan “anlatsam roman olur” hayatlar için oldukça ilham verici. Sadece bahsi geçen isim değil, son yıllarda gördüğü şiddeti, uğradığı haksızlığı çekinmeden dile getiren her ünlü için geçerli.

        Eşimden şiddet gördüm” ifadesinin, ününün son kullanma tarihi geçmiş, “senesinin ünlüleri” için pazarlama stratejisi olana kadar, kadınlar için bir şans olduğunu düşünüyorum.

        Eylemi meşrulaştırmak değil belki ama “o bile görmüş, demek ki utanıp sıkılmama gerek yokmuş” alt metnini dile getirmek için bir nevi esin kaynağı.

        Buarada bana sorarsanız, ünlü kadınların özel hayatlarını deşifre ederek imza attıkları en hayırlı iş diyebiliriz.

        Diğer Yazılar