Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bundan 25 yıl önce, gün gelecek, çocuklar oyun oynamaktan o kadar uzaklaşacak ki, Dünya Oyun Oynama Günü diye bir gün yaratılacak ve o gün, tüm dünyada çocukların, teknolojisiz sokak oyunları oynaması sağlanacak deseler, samimiyetle söylüyorum anlamsız bir biçimde bakardık.

        Şehrin göbeğinde ve bahçesiz apartmanlarda ikamet eden çocukların bile, kapılarının önünde oynamaları, o kadar yaygın ve olağan bir durumdu ki, günlük rutinin bir parçası olan bu aktivitenin yılda bir kez kutlanan bir etkinlik haline gelmesinin saçma olduğu düşünülebilirdi.

        Nitekim bizler süslü, renkli ve pahalı kutu oyuncaklarıyla geçirilen bir kaç dakikadan sonra, oyunun nasıl uzatılacağını bilemeyen, hareket kabiliyetimize imkan vermezse, o oyunu oyundan saymayan çocuklardık.

        Hepimizin; yakartop oynamak için orta boy ve sert bir topu, yere sek sek çizmek için beyaz tebeşiri, ip atlamak için terzi lastiği ve saklambaçta en çok sobeleyen olabilmek için parlak fikirleri vardı.

        Şu da bir gerçek ki, çok hızlı koşar, zıplar ve yorulmak nedir bilmezdik. Kaldı ki, rekabeyçiydik; sokağın en yaratıcı oyununu bulup, liderlik koltuğunu kaptırmamak için mücadele ederdik. Özetle farklıydık.

        Fikir Güney Kore’den

        Geçtiğimiz günlerde bir okul yöneticisi, şimdiki çocukların bir çok kasının, bundan önceki nesile göre atıl kaldığından bahsediyordu.

        Bu da, çocukların kalem tutmasına ve yazı yazmasını geciktirmesine kadar uzanıyormuş. Meğerse meşe oynarken, parmaklarını çalıştıran çocuklar, farkında olmadan akademik yaşantısına yatırım yapıyormuş.

        “Eli kalem tutmak” deyiminde dahi sokak oyunlarının payı büyükmüş. 1999 yılında Güney Koreli Freda Kim, her yıl Mayıs ayının üçüncü haftasonunda, Dünya Oyun Oynama Günü olarak kutlanmasını önermiş.

        Fikirin Güney Kore’den çıkması, bir yandan tüm teknolojik gelişmeleri yetişkinlerin ve çocukların gündelik hayatına sokup, diğer yandan da günah çıkarmak istemelerinden kaynaklanıyor olabilir.

        Biraz manidar dahi olsa, sayesinde tam 27 yıldır tam 30 ülkede bu gün kutlanıyor ve çocuklara unutulan sokak oyunları hatırlatılıyormuş.

        28 Mayıs’ta ip atlamaya

        Aslına bakarsanız çocuklar bu oyunları unutmadı, bilerek ve isteyerek unutturuldu.

        Bir şeyi unutmak için öncelikle bilmek gerekiyor ve bugünün çocuklarının sokak oyunlarını bildiklerinden pek emin değilim.

        Bilseler vazgeçemezler, açık havada özgür ve doğal oyunun tadına varırlarsa katiyen bir daha içeriye girmezler.

        Alışveriş merkezlerinde sosyalleşmeyi kabul etmez, tabletlerin yüzüne dahi bakmazlar. Kim bilir belki de bu yüzden unutturuldu.

        Türkiye, Oyun Oynama Günü’nü tam 6 yıldır kutluyor. Bu haftaki kutlamalar arasında bana göre en yaratıcı olan; AVM’ler içinde sokak oyunu oynatma aktivitesi.

        Çocuklar sokak oyununu hatırlamak için, yine AVM içine girecek. Bahaneyle yine alışveriş yapacak ve olay yine, toplu bir tüketim ayinine dönüşecek. Yaman çelişki değil mi?

        Ben derim ki, 28 Mayıs Türkiye Oyun Oynama Günü’nde biz de üzerimize düşeni yapalım. Bahaneyle çocukları önce hiç bilmedikleri bir şeylerle tanıştıralım sonra da unutmamalarını sağlayalım.

        Zaten hepimiz, evlerimizin asıl sakini haline gelip, bize sığınmacı muamelesi yapan oyuncakların arsızlığında, hemfikir değil miyiz?

        Diğer Yazılar