Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ben ilkokuldayken, Troll adında, kıvırcık saçlarına krepe yapmış Afro Amerikan yaşlı teyzeleri andıran, plastik oyuncaklar vardı. Müthiş sevimsiz olmalarına rağmen, “İyi Şans Troll’ü” şeklinde lanse edildiği için, sınavlardan önce saçlarını okşarsa, sınavının iyi geçeceğine inanan, fanatik arkadaşlarım olmuştu.

        Hiçbir zaman bir troll sahibi olmadım. Ancak Anadolu Liseleri giriş sınavındaki performansımı, saçlarını taciz edecek bir Troll’ün eksiklğine bağladığım çok olmuştur. Nitekim diğerleri ilk tercihlerine girmişti.

        Aradan geçen ve benim; ortaokul, lise, üniversite, yüksek lisans tamamladığım, üzerine 3 çocuklu bir anne haline geldiğim yıllarda, ne yaptıkları hakkında hiçbir fikrim yok. Ancak geri döndüler.

        Cuma gününden bu yana vizyondalar. Üstelik nasıl oldu bilmiyorum, ama bu sefer çok sevimliler. Bir de nasıl mutlular.

        Hatta filmin ana teması da bu. Troll’ler sinir bozucu şekilde mutlular. Kimsenin olmadığı, yetişkinlerin kıyısından dahi geçemeyeceği derecede huzurlular.

        ÇOK MUTLULAR

        Hikayede, Türk olduğunu düşündüğüm Bergen’lar var. Bunlar sevimsiz, gutubet, çam yarması yaratıklar. Nasıl mutsuz, nasıl umutsuz, pesimist ve kararıklar anlatamam. Dünyaya geldiklerine geleceklerine pişmanlar, mutlu olmak istiyorlar ama üzerinden o kadar uzun zaman geçmiş ki, nasıl olunduğunu unutmuşlar.

        İşte bu yüzden kökenlerinde Türklük olduğuna inanıyorum. Her nasılsa sadece Troll’leri yerlerse, senede bir gün mutlu olacaklarını sanıyorlar. Çünkü dedim ya Troller çok mutlular. Her saat başı kollarındaki alarm çalıyor ve birbirlerine sarılıyorlar. Durmadan şarkı söyleyip, dans ediyorlar. Her şeyleri pozitif ve sevimli.

        Bir tanesi tuvaletini yaptığında cupcake çıkıyor, diğeri gaz çıkardığında altından gümüş simler saçılıyor, siz düşünün!

        SAAT BAŞI SARILALIM

        Milletimizin mutluluğu için, o olmalı, bu olmalı, sistem buna dönmeli tartışmaları bitmez. Çünkü mutluluk, huzur bize genel olarak uzak.

        Dahası mutlu olmayı unuttuk. Bizi en son, ne içten güldürmüştü hatırlamıyoruz.

        Bir daha ne zaman hatırlarız muamma. O yüzden ben kararımı verdim; bize Troll lazım. Bebeği falan değil, baya bizzat kendileri lazım.

        Aramızda, öyle Taksim’in göbeğinde, Kordon’da deniz kenarında falan rengarenk kabarık saçlarıyla dolaşmaları gerekiyor. Saat başı bilekliklerindeki sarılma alarmı çaldığında, gelsinler sarılsınlar, bizim de diğerlerine sarılmamızı sağlasınlar.

        Bize bağıra bağıra şarkı söyletsinler. İçimizi açan renkleri geri getirsinler. Nitekim etraf rengarenk ama, biz her şeyi siyah beyaz görür olduk.

        Üstelik siyah ile beyazı da birbirine düşman ettik, gri deseniz çoktan yok ettik. Herkes safını seçmeli, ya siyah ya da beyaz demeli zannettik. Çare o, bu, şu değil. Türkiye için çare Troll’ler, demedi demeyin!

        Diğer Yazılar