Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sıkça ziyaret ettiğim haber sitelerinden birinin mobil uygulaması şöyle bir bildirim gönderdi; “meteoroloji son kez uyardı, hava sıcaklıkları düşecek!” Neden bilmiyorum ama meteoroloji beni bildiğiniz azarladı. Üstelik kabahatim ne bilmiyorum.

        Tabii bir de meraktayım; acaba dünyanın herhangi bir yerinde, hava tahmini veriyorum diye çaktırmadan azarlayan başka bir meteoroloji otoritesi var mıdır? Hava soğuyacak dersin çekilirsin, üşüyen üşür, senden günah gider.

        Hayır neden uyarıyorsun, hadi uyardın diyelim neden son kez deyip, altını çizip, kabalaşıyorsun? Evet belki sen de haklısın, gözümüze gözümüze parmak sallamadan konuşulunca idrak etmeyen bir insan topluluğu haline gelmiş olabiliriz ama en azından çıkacak rüzgar, yağacak kar üzerimize gelmese olmaz mı?

        Havanın soğuyacak olması haberini aldığımda benim de her vatandaş gibi yapabileceklerim sınırlı. Kalın kazak ve palto giyeceğim, belki iki kat çorap çekeceğim, atkımı, beremi eksik etmeyeceğim. Uyarılsam da uyarılmasam da yapabileceklerim malum. Başka bir deyişle meteoroloji kendi kendine efeleniyor. Ya da belki de ancak “uyarı, rest, hodri meydan” gibi kelimeler eşliğinde bir ifade belirtirse beynimize ulaşacağına inanıyor. Hatta bu çok daha mantıklı. Nitekim o kadar uyarılan bir millet haline geldik ki, standart cümleler algıda seçiciliğimizi harekete geçirmiyor.

        Bir kaç gün önce malum Yeni Zelanda 7,8 şiddetinde bir deprem ile sallandı. Ötesi yok, haberin tamamı bu; sadece sallandı. Ölen iki kişi var; biri kalp krizinden diğeri de muhtemelen ecelinden. Büyük olasılıkla adamcağız zaten ölmeye niyetlenmişti tam o sırada deprem oldu, yani birbirini tetikleyen bir durum yok, sadece yolları kesişti. Uzmanlar önceden uyarmış, bu fay aktif, oynak, dikkat edin demiş. Yeni Zelanda halkı da uyarılara alışkın olmadığından bir kere uyarıldı mı, beklenenin üstünde etki yapmış.

        Salıncakta keyif için sallanırmış gibi, baktılar sallanıyorlar, panik yapmadan çantalarını alıp evlerinden çıkmışlar. Altını çizmek isterim; yüzbinlerce insandan bahsediyorum.

        DEPREM GELİYORMUŞ

        Bizler 99 yılından beri deprem konusunda uyarılmaktan helak olduk. Adamcağızlar deprem geliyor diyor, bizler “anladık artık gelecekse gelsin, kabak tadı verdiniz” şeklinde cevap veriyor ve yine hiçbir hazırlık yapmıyoruz. Allah göstermesin şu gün olsa, hala evin içinde kolon neresiydi, kriş hangisiydi diye deli tavuk gibi koştururuz.

        Dinliyor gözüküp bir türlü anlamamamızın sebebi belli; hep uyarmak, durmadan uyarılmak. Uyarıla uyarıla uyuştuk, tepki veremiyoruz. Yaramaz çocukların annelerini ayrı bir kategoride değerlendirmek gerektiğine inanıyorum. Hepsinin kalıplaşmış davranışları vardır. Bunlardan birisi de, durmadan uyarmaktır.

        Anne her daim vurgusunu değiştirmeden, oturduğu yerden çocuğu uyarır; düşersin, şaşarsın, kafanı kırarsın ya da kafanı kırarım şeklinde. Herhangi bir yaptırım olmadığı ve çocuk bedel ödemediği için, bir nevi fon müziği etkisi yapar. Çocuk asla oralı olmaz, kafasını kırma ihtimali ona kendini, kızgın kumlardan serin sulara atlama gibi hissettirir. O yüzden demem o ki, bizim herhangi bir konuda dikkatimizi çekmek istiyorsanız, artık azarlamayı bırakın. Nitekim fena alıştık...

        Diğer Yazılar