Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz günlerde Cara Delevingne’in Habertürk’e verdiği röportajı okudum.

        Popüler kültür ünitesine hakim olmayanlar için özet geçmek isterim; kendisi 1992 doğumlu çılgın bir İngiliz. Hem oyuncu, hem de son yılların en çok kazanan modellerinden birisi.

        Özel hayatı marjinal, boyu diğer meslektaşları kadar uzun değil, dil çıkarmadan poz veremiyor ve Büdü’den hallice kaşlara sahip. Buraya kadar bizi ilgilendirmiyor.

        Dikkat çeken kısım şu; kendisi mevcut mesleklerine sahip olmadan uzun bir süre reddedilmiş. “Oyuncu olamazsın, modellik yapamazsın, senden cacık olmaz” şeklinde hor görülmüş. Sonrası malum; hem oyuncu olmuş, hem model, hem de çok ünlü.

        Hikaye size de tanıdık gelmiyor mu? Alanında başarılı insanların hayat hikayelerine bir bakın, hep başarısızlıkla itham edilmişler. Kendilerini kanıtlamak için mücadele etmişler. Acaba diyorum; başarı, kanıtlanması gereken bir meziyet midir? Yoksa hor görülünce, ezilince, aşağılanınca açığa çıkan bir özellik midir?

        PASTÖR KİMYADAN KALMIŞ

        İnsanlık tarihine adını altın harflerle yazdırmış nicelerinin, haklarında çıkan şehir efsanesi tadındaki hikayeleri bilirsiniz. Mesela Pastör, kimya dersinde hiç iyi değilmiş.

        Einstein 4 yaşında konuşmaya başlamış ve öğretmeni onun için; “kafası çok yavaş çalışıyor” şeklinde bahsetmiş.

        Steve Jobs ve Steve Wozniak, ellerindeki ilk kişisel bilgisayar ile, Atari ve Hewlett Packard’a başvurup birlikte çalışmak istediklerini söylediklerinde reddedilmişler.

        Bir diğer söylenti, Michael Jordan lisede, başarısızlığından ötürü basketbol takımından atılmış. Beethoven en iyi eserlerini, sağır olup, artık işinin bittiğinin düşünüldüğü yıllarda yapmış.

        Etraf; yazdıkların beş para etmez denilen ve milyonlarca satan yazarlar, senin kulağının hiçbir esprisi yok denilen müzisyenler ve sınıfta kalıp okuldan uzaklaştırılan bilim adamlarıyla dolu. Tekrar soruyorum; sizce başarı hangi noktada çıkıyor ya da acaba çıplak gözle görülmüyor mu?

        HIRS YOKSA HİÇBİR ŞEY YOK

        Şahsi fikrim; başarının hırsla doğru orantılı olduğu yönünde. Acı ama gerçek; başarılı olduğunun farkında insanları ezer, tersler ve inandığının tersini söylerseniz, illa ki sizi rezil etme pahasını başarısını katlıyor ve size lafınızı iade ettiriyorlar.

        İyi de bu haksızlık değil mi? Başarımızla mutluluk duyup, hor görülmeden yolumuzda ilerlesek hızlı yol almaz mıyız? Ya da kendimizi daha mutlu hissetmez miyiz?

        Açıkçası bu cevabını bulamadığım yegane sorulardan birisi. Süt liman bir başarı sanki sahibini de mutlu etmiyor.

        Belki de başarılı insanların öncelikle hırslanması gerekiyor. Şartlar fevkalade olduğu sürece insanın hırslanması için bir gerekçe kalmıyor.

        Aksi iddia edilen, aşağılanan, olmadığı düşünülen, ezerek parlayan nice başarılara!

        Diğer Yazılar