Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Eskiden hikayeler vardı. Sadece hayal gücümüzün yarattıklarından bahsetmiyorum. Hemen her şeyin bir hikayesi vardı. Hikaye demek, geçmiş demekti. Salondaki büfenin içindeki porselen saatin bile hikayesi vardı. Dedenizin annesinin, zorunlu göç sırasında yanında alıp getirebildiği yegane şahsi eşyalardan biriydi mesela.

        Hikayesi uzundu, duyguluydu, değişikti. Yatmadan önce dinlediklerimiz gibiydi ama gerçekti. Sonra hikayelerde giriş, gelişme, sonuç vardı. Sonuç kısmı bize illa ki ders verirdi. Hikayenin ana kahramanlarının hissettikleri bizim hissemize düşendi.

        Ne düşünüyorum biliyor musunuz? Bizim hikayelere ihtiyacımız var. Şu an halen daha ucundan kıyısından hikayeler var, kulaktan dolma koca bir hikayeden geriye kalan cümleler hala akılda. Ama bitecek. Şu an sahip olduğumuz hiçbir şeyin hikayesi yok. Bu bizi de hikayesizleştiriyor. Hikayesizlik insanları birbirine benzetiyor, seri üretimin parçası yapıyor.

        Babaannenizin dedenizle tanışma hikayesi vardı. Ortada bir mekan vardı, uzun bir süreç vardı. Tanıştılar, tanışamadılar, açıldılar, açılamadılar derken upuzun bir hikayeydi. Siyah beyaz stüdyo resimlerini hatırlayın. Hepsinin bir hikayesi vardı.

        Fotoğrafı çeken illa ki birisiydi, onun da hikayesi vardı. O gün o resmin çekildiği günün kahramanları ve olay örgüsü vardı. Bir de son yıllarda çektirdiğiniz ya da kendi kendinizi çektiğiniz resimleri düşünün. Hepsine bir hikaye uydurabilir misiniz? Bence o kadar yaratıcı olamazsınız, olsanız bile mümkünatı yok, tek tek hatırlayamazsınız. Nitekim onbinlerceler. Hayatımıza geçerken uğramış kişilerle, çekip geçtiğimiz kareler. Yıllar sonra hatırlanacak detaylar değil, hikayeler hiç değil.

        MASAL TERAPİ

        Judith Malika Liberman’ın Masal Terapi adında bir kitabı var. Toplumların, geçmişine ışık geleceğine ilaç olan şahsına münhasır hikayelerinin toplandığı bir kitap.

        Yazarın bir önerisi var; hikayelerin her birinin ayrı gün hatta haftada okunmasını istiyor. Yer etsin, mesaj yerine sağlıkla ulaşsın, akılda kalsın diye. Bence güzel bir düşünce. İşte bizim hikayelerimiz de gelecekte bu kadar önem kazanacak.

        Olmayanlar bir şey yapmayacak ama olanlarınki altın muamelesi görecek. Günün getirdiklerini bir düşünsenize; çiftler ayaküstü tanışıyor, fotoğraflar yüzlerce çekiliyor, yılların firmaları gözü kapalı yabancı sermayeye satılıyor. Hikayeler hep kayboluyor ya da oluşamıyor. Nacizane tavsiyem size ya da ailenize ait hikayeleriniz varsa, içinizde tutmayın, bir sonraki nesile aktarın, anlatın, ya da not alın, yazın. Hikayelere ihtiyacımız olacak, çok yakın gelecekte kılavuzumuz haline gelecek!

        Diğer Yazılar