Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        National Geographic’in seçtiği 2016 yılının en iyi fotoğraf karelerine denk geldiniz mi? 2 milyon 300 bin resim arasından seçmişler. Hepsi birer başyapıt görünümünde. Kimi doğa resmi, kimi insan, kimi de hayvan. Temalar farklı belki ama çok bariz bir ortak özellikleri var; hepsi doğal.

        Photoshop sadece renklerin olduğundan daha canlı gözükmesi için kullanmış, hiçbir şeyin orjinal formu değiştirilmemiş. Dergilerde sık sık başvurulan şehla gözleri düzeltme gibi uygulamalara başvurmamışlar. İnsanların yüzü kırışık, gözleri yorgun, bakışları anlamlı. Sorun şu ki; böyle çok daha güzeller.

        Muhtemelen onca resim arasından seçilme sebepleri de bu. Fotoğrafın işlevi bir nevi; olanı, gerçeğe yakın bir biçimde yansıtmaysa, bu fotoğraflar gerçekten de alanının en iyileri. Aslında insan bunu istiyor. Canı, doğalını çekiyor. Bugün satın alıp evimize koyduğumuz bilimum ürün, bir şeylerin orjinal halini düzeltme, değiştirme ya da iyileştirme amacıyla üretiliyor olsa da, alın bakın işte insan gözü kusur da seviyor.

        MUTSUZ ÇOCUKLAR

        Fotoğrafların arasında çocuklara da oldukça yer verilmiş. Onlar da son derece doğal. Daha doğrusu gündelik hayatlarının akışında doğal halleri çekilmiş. Bu doğallık beni çok üzdü.

        Yeni gördüğüm bir manzara ya da ilk kez duyduğum bir haber değildi gerçi ama yine de, 2016 çocuklarının, kolsuz, bacaksız savaş fonunda resimlerinin çekilmiş olması midemi bulandırdı. Bu sefer de doğalı sevmedim. Keşke o çocuklar alınıp oyun parkının ortasına konsaydı, kolları bacakları photoshop ile eklenseydi, sahte olsaydı dedim. Hoş, tek bir karenin değiştirilmesi dünyanın gerçeğini nasıl değiştirecekse?

        PHOTOSHOP OLMASA

        Sonra düşündüm; acaba Türkiye’nin 2016’sının resimleri bir yerde toplansa nasıl olurdu? Ama en doğal, en samimi en photoshopsuz haliyle. Acaba içimiz baştan sona bakmaya el verir miydi? Ya da alıp duvarımıza asar mıydık mesela? Son bir yıl içinde çocukların başına gelenlerin takvimi yapılsa, evimize sokabilir miydik sizce?

        Bizimki gibi gündemi yoğun ülkelerde, bir yıl içinde o kadar olay meydana geliyor ki, insan Aralık ayına geldiğinde, geçen Ocak’ta olanları unutuyor. Ya da belki de bazen unutmak iyi geliyor.

        Unutmasak, kendi topraklarımızda olan bitene photshopsuz tahammül edemezdik, çocukların başına gelenlere çıplak gözle katiyen bakamazdık.

        Diğer Yazılar