Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kol saatleri için uzun zamandır burukluk hissediyordum. Her şey akıllandı, bir onlar yerinde sayıp sığ kaldı diye iç geçirip üzülüyordum.

        Düşünsenize; ne zamanın saatleri, gelin görün ki, kendilerini bir adım ileriye götüremediler, kendilerini bildi bileli akrep ile yelkovanın peşinde koşuyorlar diye kafama takıyordum. Neyse ki onlar da silkelenip kendine geldi.

        Bu iş böyle yürümez şeklinde ortak bir karar almış olacaklar ki, çok çılgın ve meşakatli görevler üstlendiler. Kalp ritim hızını ölçmek gibi insanı paranoyak yapan müthiş gerekli misyondan tutun, ultra akıllı telefonunuzla uyum sürecine girip, mailları, cevapsız aramaları, mesajları gösteren nicelerine dek, seçin, beğenin, takın.

        Aslına bakarsanız saatleri hizaya sokan çağımızın gereksinimi olan “fonksiyon” furyası oldu. Bana sorarsanız artık “Ne işle uğraşıyorsun, hangi okuldan mezunsun?” gibi klişe sorular tarihe karıştı. Yenisi ise şöyle; “Hayattaki fonksiyonun nedir?”.

        GİYİNEMİYORLAR BİLE

        19. yüzyıl; son yıllarında, kadınların öncesine kıyasla ciddi yükselişe geçtiği bir yüzyıl olmasına rağmen, içerisinde trajikomik durumlar gizliyor. Misal yüzyılın başında kadınlardan beklenen yegane şeyin, hiçbir şey yapmamaları olması gibi. Kadın ne kadar hayattan izole, ne kadar saksıdan halliceyse, eşinin toplum içerisindeki konumu o denli artıyor.

        Kadınların kıyafetleri de durumdan haberdar; bir o kadar hareket kabiliyetini kısıtlandırıcı. Yardımcıları olmadan korselerinin bağını dahi kapatamıyorlar. Sorun şu ki, kadınların kendi başına giyinmeyi dahi beceremiyor olmaları, erkeklerinin göğsünü bir o kadar kabartıyor. Başka bir deyişle “fonksiyonsuzluk” popüler. Kadınlar daha misyonsuz olmak için birbirleriyle mücadele ediyorlar.

        İnsanın içinden 1850’de yaşamak varmış falan demek geliyor ancak sonra tuzluk tadında geçen bir hayat fikrinin hayali bile can sıkıcı oluyor.

        Günümüz için pek çok şeyin devri olduğu söylenebilir. Mesela teknoloji devri. Bence en çok fonksiyon devri.

        Elektrik süpürgesi alırken süpürmenin haricinde fonksiyon arar olduk. Süpürürken kafamızı şişirmek yerine, Vivaldi çalabiliyor mu mesela, ya da halılarımızın tüylerini masaj yaparak hoş ediyor mu?

        Fırın sadece yemek pişiriyorsa uyuzlanıyorum, gözüm tutmuyor, bu işte bir iş var diyorum, orasında burasında süper güçler arıyorum. O sebeple takdir edersiniz ki, her hangi birine muhabbet arasında “Sen neler yapıyorsun?” diye sorduğumda “Diyet yapıyorum” ya da “Spor yapıyorum” şeklinde cevaplar duyduğumda, takvimin aynı sayfasında yaşadığımıza inanamıyorum. Yeni nesile sağlık, mutluluk, huzur ama en çok fonksiyon temenni ediyorum.

        Bu şartlar altında, çocuklar için en münasip güncellenmiş “Büyüyünce ne olacaksın?” cevabı, “Büyüyünce fonksiyonlu olacağım” şeklinde kabul edilebilir.

        Diğer Yazılar