Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fransa’da üç yeğenim var... Ablamın oğulları... Colmar kentinde yaşıyorlar... Davet davet gezerken pazartesi bizim biraderle yola çıktık. İlk durak, Colmar’a en yakın hava alanı Basel... Yeğenler bize ısrarla “Uçak’tan inince Fransa kapısından çıkın’’ diyor.

        Bilenler bilir; bilmeyenler için belirteyim; üç ülkenin (Fransa, İsviçre ve Almanya) sınırlarının birleştiği noktada bir havaalanı... Üç ayrı kapıdan üç ayrı ülkeye giriş yapabiliyorsunuz.

        Yeğenlerden Fransa’da iş güç sahibi olmuş, işadamı sınıfına atlamış Ahmet Tilkici ve eşi sevgili Nilgün, bizi havaalanından alıp 70 km uzaklıktaki Colmar’a doğru yola çıkarıyorlar. Gözüm hep yollarda, yol kenarlarında, işaret ve levhalarda, insanların trafikteki davranışlarında. Geldiğim dakikadan itibaren Colmar’ın, 50 km. ilerideki şehir olan Mulhous’un sokaklarını, caddelerini, kaldırımlarını adeta ölçüyorum...

        Yani Türkiye’de çok şikayetçi olduğum “şehircilik ve kaldırım mühendisliği’’ konusunu inceliyorum.

        Tek kelimeyle hayran kaldım... Şehirciliğin tüm kuralları harfiyen uygulanmakla birlikte yer yer üzerine bile çıkarılmış. Her yerde kaldırım yüksekliği 10 santim... Otomobil sahipliği oranı yüksek olmasına rağmen, ne kaldırım işgal etmiş bir otomobile rastladım, ne de yaya geçidini parsellemiş birine... Hem de başta Türkler olmak üzere yabancıların yoğun olarak bulunduğu kentlerde. Colmar ve yakın çevresindeki tüm tabelalar Almanca... Bizi kentin sokak ve caddelerinde, dağlarında, ormanlarında adım adım gezdiren ve çok mutlu eden yeğenler, Fransa’nın Alsace bölgesinde yer alan kentin tarıma dayalı ekonomisinin çok güçlü olduğunu, özellikle bağcılık ve şarapçılıkta çok ünlü olduğunu anlattı.

        TÜRKLER’İN İKİLEMİ

        Geride bıraktığımız üç gün içinde, buraları yurt edinmiş Türklerle de sohbetlerimiz oldu. Vatan, tüm değerleri ve kan çekimi ile burunlarında tütse de dönmek istemiyorlar. Hatta birisi bir yıl kadar önce burada sahip olduğu gayrimenkullerin hepsini satıp ‘’ille de vatan” diyerek, çoluk çocuğu da alarak gitmiş... Ama şimdilerde dönüş hazırlığında... Fransa doğumlu vatandaşımız, bizim oralarda ‘’uyumsuzluk’’ içine düşmüş ve dönüş gerekçesi olarak görüyor. Fransa’da iş bulmuş bazıları da Fransa’da sağlık sisteminin gittikçe bozulduğundan şikayet ederek ‘’Ülkemdeki sistemin gözünü seviyorum’ diyor. Fransa’da her geçen gün ırkçılığın dozunun arttığını, bunun resmi dairelere, hatta mahkemelere kadar uzandığını iddia eden gurbetçilerimiz, bir Fransız’la mahkemelik olmanın, mutlak ‘’dava kaybı’’ anlamına geldiğini iddia ediyor... Birkaç gün daha buralardayım... Türkiye’de mevcut hiç bir kurum, kuruluş ve yetkili ile karşılaştırma yapmadan izlenimlerimin kalanlarını Pazar’a yazacağım...

        Diğer Yazılar