Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YOLLARI statü sembolü olarak gördükleri lüks bir rezidansta kesişen bir kadın ve bir adam... Kadın 30’lu yaşlarında. Rezidansın 12 numaralı dairesinde yaşıyor. Gücü o kadarına yettiği için dairenin yüzde 25’ini satın alabilmiş, gerisi için kira ödüyor ama kanal manzarası olduğu için keyfi yerinde. Karşısındaki daireye yani 11 numaraya, yine 30’lu yaşlarında bir adam taşınıyor. Adamın dairesinin kanal manzarası yok, otoparka bakıyor ama o yüzde 55’ini satın alabilmiş dairenin.

        Bunlar, bu 2 yalnız plaza insanına dair önemli detaylar. Tanıştıkları andan itibaren sohbetlerinin merkezinde bunlar var. Dairelerinin içine dair hiçbir şey bilmiyoruz, kurdukları ilişki öylesine mesafeli ki iç dünyalarında aslında neler olup bittiğini de kestiremiyoruz. Hiç temas ve bağ kurmadıkları seçkin komşularıyla birlikte güvenli bir plazanın içinde, kapılarının önüne koydukları paspasa bile statü sembolü olarak bakarak yaşayıp gidiyorlar. Dışarıdan bakıldığında yansıtmak istedikleri gibi pek havalı bir yaşantıları var.

        STATÜ MERAKI VE ÖNYARGI

        Nerede mi oluyor bütün bunlar? Craft Tiyatro’nun Jason Hall’un yazdığı, Çağ Çalışkur’un Türkçe’ye çevirdiği, İpek Bilgin’in yönettiği ‘10 11 12’ adlı oyununda. Türkiye’de ilk kez sahnelenen oyunda 12 numaralı dairede yaşayan kadını Ezgi Mola, 11 numaradaki adamıysa Enis Arıkan canlandırıyor. Gerilim-komedi türündeki oyunda, bir de yüzünü hiç görmediğimiz 10 numaralı komşu var. 11 ve 12’nin gri ve mesafeli ilişkisinin merkezinde, kapısının önüne bıraktığı çöplerden dolayı rahatsız oldukları bu komşuya dair önyargılarını yarıştırdıkları anlar yer alıyor. Hakkında hiçbir şey bilmedikleri 10 numarayı öyle bir şekillendiriyorlar ki kafalarında, statü merakı gibi önyargı hastalığının da kendilerini ele geçirdiği apaçık ortada! Ah, hayatın içinde 11 ve 12’nin öyle çok benzeri var ki... Ne yazık ki...

        OYUNUN TEMPOSU HİÇ DÜŞMÜYOR

        Tek mekânda, bir apartman dairesinin koridorunda geçen oyunun sürprizlerle dolu bir teksti var. Hayat sahnesinin sıkı dostları Ezgi Mola ve Enis Arıkan, İpek Bilgin’in bir kez daha ustalığını konuşturduğu bir reji eşliğinde oyunun komedisini de gerilimini de iliklerine kadar hissettiriyorlar seyirciye. Tekst sürekli dönüşürken, oyunun temposu hiç düşmüyor. “Sıkı dostlar” dedim ya Mola ve Arıkan için, aralarında öyle bir uyum var ki pırıl pırıl parlıyorlar sahnede, bu durumun doyasıya tadını çıkarmak kalıyor seyirciye...

        BAŞIMIZ GÖĞE ERDİ Mİ?

        Oyunu izlerken çok güleceğiniz garanti. Hayatınızın merkezine koyduklarınızla ya da koymanız istenenler hatta dayatılanlarla yüzleşeceğiniz de öyle! Çocukken oynadığımız komşuculuk oyunlarına, duyduğumuz hatta bizzat deneyimlediğimiz sıcacık komşuluk hikâyelerine hiç benzemiyor ‘10 11 12’. Ama günümüzü düşündüğümüzde öyle bildik ve tanıdık ki...

        Bir düşünün bakalım ne değişti, neden değişti de yalnızlık ve yabancılık sardı apartmanları, rezidansları, koca koca plazaları? “Ev alma komşu al”dan nasıl bu hale geldik? Ve en önemlisi değdi mi? Evlerimizin boyları giderek uzarken ama ilişkilerimiz kısalırken, küçülürken başımız göğe erdi mi?

        Diğer Yazılar