Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        EVEEEET... Hava güzel. Bu hem iyiye hem de kötüye işaret. Hava güzel olduğu için gelmek kolay ama hava güzel olduğu için başka yere gitmek de kolay, daha tasasız bir yere. Acaba hangisi olacak?

        Yürüyorum hızlı hızlı. Saat 11.55. Yürüyüşün başlamasına beş dakika var...

        Kimler gelecek acaba? Şöyle meşhur gazeteciler de gelse. İnsanlar görmezden gelemese. A-ha! Uzaktan görünüyorlar. Uğur Dündar gelmiş, Ahmet Hakan... Çok iyi; meşhurlar burada. Ya yeterince insan gelmemişse?..

        Saat 12.00. Endişeden kalbim hızlı atıyor. Ya bu gece haberlerde göremezsek bu yürüyüşü... Ya kalabalık görmezden gelinemeyecek kadar büyümezse...

        Aman aman çok güzel. Kalabalık yüzünden geçemediğime göre öteye... Aman aman çok iyi. İnsanlar gelmiş. Eveeet... O da burada, öteki de... Demek onlar da geldiler, güzeeel! CHP 35 ilçe örgütüyle burada, o da iyi. Aman çok güzel, kalabalığın ucu bucağı görünmüyor. Gazeteciler bugün içleri rahat bir şekilde "binlerce" diye yazabilecekler. Müsterihim.

        KALBİM GÜNEŞTE BİR KEDİ

        Kalbim endişeden gurura doğru güneşte ısınmış bir kedi gibi geriniyor. Keyifle... Çünkü bu benim meselem. Kişisel meselem. Doğum gününü ilk kez arkadaşlarıyla kutlayan bir çocuk gibi endişeliydim. Ya gelmezlerse diye... Geldiler ya şimdi; doğum gününe çağırdığı herkes gelmiş bir çocuk kadar sevinçliyim, katılıyor içim. Çünkü bu benim kişisel meselem. Bugün artık özgürlük benim kişisel meselem. Hukuksuzluk artık şahsi derdim. Herkes için öyle. Artık soyut değil, somut "hukuksuzluk" denen mesele.

        Sloganlar atılıyor. Önce mütereddit, sonra ferahfeza. Ben ve birkaç kişi sağlam ıslık çalıyoruz. Hiç sözleşmeden nöbetleşe ıslık çalıyoruz. Ben bilhassa İstiklal Caddesi'ndeki binalara karşı çalıyorum: Eko yapsın, iyice çınlasın, duymayan kalmasın. Ertuğrul Mavioğlu ve iki arkadaşı şarkılar söylüyorlar; Yılmaz Özdil eline yapışıp "Senin için ölürüz" diye ağlayan hezeyanlı okurunu kalbini kırmadan göndermeye çalışıyor; Mete Çubukçu, İrfan Aktan, Zafer Arapkirli, Ümit Alan, Cem Dizdar, Yetvard Danzikyan, Sedat Ergin, Kanat Atkaya, Mehmet Tezkan... Bunlar sadece benim etrafımdakiler... Belli ki gazeteci dediğim herkes burada. Ama niyeyse en çok magazin yazarlarına seviniyorum. Tuğçe Tatari, Rahşan Gülşan ve belki tanımadığım başkaları... Yani bu mesele "politik gazetecilerin" meselesi değil, kişisel bir mesele, hepimizle ilgili. Demek artık herkes farkında; mesele şahsi!

        KORKU MU? HADİ CANIM!

        Sloganlar arasında sohbetler ediliyor. Bizim meslekte korktuğunu söylemek biraz toyluk sayılır. O yüzden herkes şakayla seyreltip anlatıyor endişesini. Silivri esprileri yapılıyor sürekli, sıranın kimde olduğuna dair dalga geçiliyor falan filan. Bütün şakalar ciddi. Herkes bunu hiç söylemeden, hiç duymadan biliyor.

        Galatasaray'dan başlanıyor yürümeye. TKP binasından destek olarak "Eşkıya dünyaya hükümdar..." çalınıyor Edip Akbayram'ın sesinden, CHP binasından konfetiler atılıyor. İdeolojik farklara inat, şen şakrak bir gün oluyor, müthiş güneşli. Bağır bağır bağır bağırıyoruz:

        "Ahmet çıkacak, yine yazacak!"

        "Nedim çıkacak yine yazacak!"

        Arkadaşlarımız için bağırıyoruz. İçerideki bütün gazeteciler için bağırıyoruz. Kendimiz için bağırıyoruz. Gürültü ediyoruz. "Ey ahaliiii!" diyoruz yani, "Başımız belada!", "Sadece bizim değil" demek istiyoruz, "Bu bela hepimizin başında!"...

        İYİ Kİ...

        Sonra bitiyor... Sohbetti, şuydu buydu derken vakit geçiyor. Elimde "Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın" dövizi var. Galatasaray'dan Taksim'e, oradan da gazete binasına yalnız yürüyorum. Farkına varmıyorum, dövizi ters çeviriyorum, yazısı görünmeyecek şekilde. İnsan tek başına kalınca korkuyor, siniyor çünkü. Arkadaşlarla birlikte olunca dik durabiliyor, beraber bağırınca yüksek çıkıyor insanın sesi. "İyi ki arkadaşlar var" diyorum içimden. Ahmet ile Nedim bu akşam televizyonda bizi görürler, diye geçiyor aklımdan, sevinçten gözüm doluyor. "İyi ki arkadaşlar var" diyecekler çünkü, biliyorum.

        Diğer Yazılar