Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE'nin üzerinde bir zebella dolaşıyor! Hegemonya zebellası!

        Kime sorsam, herkeste bir boğulma hissi. Elbette hegemonya yanlısı medyanın kurduğu Türkiye illüzyonunun içinde yaşayanların bambaşka bir kafası var, onlardan söz etmiyorum. Yeri gelmişken altını çizeyim:

        Artık "hükümet yanlısı basın" demenin bir anlamı yok. AKP hükümetinin talep ettiğinden daha engin bir otosansürle kendilerini neredeyse mistik güçleri olan bir siyasal ve kültürel hegemonyaya adamış bir basın olduğunu düşünüyorum ortada. Samimiyetle söylüyorum, Başbakan Erdoğan'ın bile bu kadarını talep ettiğini sanmıyorum, hatta şahsen Başbakan'ın medyanın durumuna bakıp eğlendiğini de düşünmüyor değilim. Ben onun yerinde olsam, "Amma koftiymiş bunlar da yahu!" derdim. Zira Türkiye basını hegemonik bir yapı için, "Ben istedim bir göz, Allah verdi iki göz" kıvamında hamuru olan bir medya, hangi fırıncının eline düşeceğim diye dört gözle bekliyor. Bekler durur yani nicedir. Her otoriter rejimin hayalini kurduğu cinsten bir basın bu.

        ZEBELLANIN ÇALIŞMA YÖNTEMİ

        Tekrar başlayalım. Türkiye'nin üzerinde bir zebella dolaşıyor: Hegemonya zebellası!

        Bizim zebellanın çalışma yöntemi şu:

        Çarşıya bir laf salınıyor. Diyelim ki Mehmet efendi şunlardanmış, şu örgütle yakınlığı varmış deniyor. Sonra bu küçük çekirdek üzerinde laflar lop lop et oluyor. "Zaten vaktiyle o şöyle bir yazı yazmamış mıydı?" İkinci gün sonunda aynı cümle soru işaret kalkarak, ünlemle bitecek şekilde bağırılıyor. Üçüncü gün ekranlarda, pespaye yazarların nadide köşelerinde herkesin nasıl da aslında bunu düşünmekte olduğunu anlıyoruz.

        Birbirinden dâhiyane şizofrenik bağlantılarla muhabbet renklendirilirken, "Vallahi sen benden çok yaşayacaksın, ağzımdan aldın!" tadında bir kardeşlik duygusu içinde hegemonyanın küçük askerleri kusursuz bir işbirliği sergiliyor. Beşinci gün bakıyorsunuz herkes Mehmet Bey'in yazdığı bu yazıdan, zaten onun eskiden de bilmem ne demiş olduğundan söz ediyor. Altıncı gün, uydurmasyon realite artık hegemonyanın elinde oyuncak olmuş oluyor, top gibi oynanıyor. Yedinci gün ise artık Mehmet Bey'in yeni dünyası yaratılmıştır. Mehmet Bey'e kolay gelsin!

        DOMATES KIRMIZIYSA BİBER ACIDIR

        Artık Mehmet Bey'in hiçbir şekilde olayın içinden çıkıp, yakayı birazdan kapıya dayanacak savcılardan kurtarma şansı yoktur. Bu yeni dünyanın en önemli özelliği, iddia sahibinin iddiasını ispatlamakla yükümlü olmamasıdır ki zaten şizofrenin kaynağı budur. Mantığın işleyişi tersine çevrilmiştir. Yani artık kırmızıysa domatestir, o zaman muhakkak biber acıdır.

        Bu sapıkça mantık, dikkatle bakarsanız yaşadığımız bütün siyasal ve sosyal süreçlerde geçerlidir. Bunun manyakça olduğunu söyleyenlerin sesleri de duyulmayacaktır; çünkü canına yandığım hegemonya tam da böyle bir şeydir. Herkesin deli olduğu yerde akıllıya pek iyi gözle bakılmaz.

        AMAN YARABBİ!

        Bu zebella bugün Türkiye'de en mikro düzeydeki kişisel ilişkilerden en makro düzeydeki siyasal meselelere kadar her yerde insanlığımızın kanını emiyor. Bu yüzden, "Sokaktaki herkes kafayı mı yedi" diye düşünüyorsunuz mesela. Bu yüzden ekranlardaki sözüm ona siyasal tartışma adı altında yapılan tımarhane canlı yayınları göğsünüzde bir ağırlık yaratıyor, bu yüzden şöyle bir adım geri atıp bakınca Türkiye, insana sadece "Aman Yarabbi!" dedirten bir gayya kuyusuna benziyor.

        Bu yüzden pankart açan çocuklar onlarca yıl ile yargılanırken etrafınızdaki bütün ekonomik ilişkiler mafyalaşıyor. Çünkü bu tür zebellaların en belirgin özelliği, taşları bağlayıp köpekleri salıvermektir. Bu yüzden kelime haznesi "yamyamlıkla" sınırlı birileri hudayinabit gibi bütün ekranlarda biterken hakiki bir gazeteci olan Ezgi Başaran'ın üzerine üzerine gidilmektedir.

        Doğru olduğunu bildiğiniz şeylerden kendiniz bile şüphe eder hale getiriliyorsunuz. Hatta öyle kuvvetli bir durum ki bu, bakkala çakalla bile "Ulan acaba ben de bir şey yapmış olabilir miyim?" dedirtiyor. Bu yüzden diyorum işte:

        Türkiye'nin üzerinde bir zebella dolaşıyor: Hegemonyanın zebellası!

        Diğer Yazılar