Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SABAHLARDA eksilen bir şey oldu. Kalkar kalkmaz merakla haber kanallarını açmıyorum artık. İşe gelip internete girip bağımsız internet sitelerine bakmam gerekiyor. Gerçekten ne olduğunu anlamak için, bin türlü rezaleti görmek için...

        Gazeteler de eskisi gibi değil. Ne olduğunu söylüyorlar evet, neolma-dığını söylemiyorlar. Neyin olamadığını, neyin yapılamadığını...

        Hükümeti koşulsuz destekleyen basının zaten mesleğe ve hakikate karşı böyle bir saygısı yok. Misyon gazeteciliğin her türlü işbirliği yöntemini sergiliyorlar. Bizler ise yeterince korkutulduk, neyi söylemememiz gerektiğini biliyoruz. Arkadaşlarımız ihmal ve beceriksizlik yüzünden enkaz altında öldürüldüğünde mesela, artık bunu sayfanın sağ kenarında görmemiz gerektiğini biliyoruz. Manşette değil. Eğer depremzedelere biber gazı sıkılırsa bunu sayfanın eteğinden vermemiz gerektiğinin bilincindeyiz. Artık söylememize izin yok, ama söylenmek serbest! Bir dakika! Yoksa o da mı?

        SÖYLENENİN ENDİŞESİ

        Twitter'da isyan edenler, yani gazeteci olmayan insanlar bile durumun farkında. Arada bir Van'daki rezaleti görüp söylenirken bile, "Twitter'da bunu yazarken yarın sabah kapıma polis dayanır mı?" diye soruyorlar birbirlerine. Hiç de şaka filan yapmıyorlar, düpedüz endişelerini dile getiriyorlar. "Büyük düşünen Türkiye'de" çadırlarda zatürreeden çocuklar ölüyor, yüzlerce çocuğa zatürree teşhisi konuyor ve biz hâlâ küçük sesimizle konuşmaya devam ediyoruz sosyal medyada.

        "Tek yürek Türkiye" miydi neydi o, kanallar birleşip yayınlar yaptı, herkes efelenip ağzını doldura doldura bağışlayacağı miktarı söyledi telefonda, ortada paralar yok, ses de yok. Ödenen vergilerin duble yol yapımına harcandığı gururla itiraf edildi, biz de "Ha öyle mi" deyip sustuk.

        Ve biz, gücü sınırlı olan yurttaşlar olarak devletin yapamadığı, yapmakta geç kaldığı yardımı dayanışarak gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bize ait olmayan hatanın vicdani yükü altında ezilmiş durumdayız. Kombinin derecesini artırırken, evinde sobasına bir odun daha atarken insanların içi sızlıyor. Van'da bir azap, buralarda başka bir azap.

        KRALIN BASINI

        Türkiye basını hiçbir zaman bağımsız olmadı. Kim güçlüyse onun tarafını tuttu. Bazen güçlüyü kendisi yarattı. Kral daha istemeden soytarılık yaptığı zamanlar oldu. Daha sansür gelmeden kendini sansürlediği de oldu. Kendi muhabirini, yazarını gammazlayan yöneticileri de görmüşlüğüm vardır. "Sahte oruç kanlı iftar" manşetini de atmıştır bu gazeteler.

        Vicdanının karşısında kalbi ezildiği için doğruyu söyleyenler her zaman dışlandı, işten atıldı, hapse girdi, öldürüldü. Bu hep böyleydi. Ama bugün, 12 Eylül dönemini gazeteci olarak yaşamış meslek erbaplarından da dinlediğim üzere, çok daha fena bir durum var. Sadece sizi hapse atacak insanlar yok. Artık bir de depremzedeye eksi bilmem kaç derecede tazyikli su sıkıldığında "Onlar provokatördü" diyen çıldırmış ve insanı çıldırtan "diğer" medya var.

        Çok paraları var, çok destekleri var. Sabahtan akşama her kanalda herkesin birbirini onayladığı programlar yapıyorlar. Gerçekleri, sadece gerçekleri yazdığınızda "Abartmayın efendim"ciler var anında çalışmaya başlayan. Ölmüş meslektaşlarını da geçtim, ölmüş çocukların bile üzerinin hükümet yanlısı propagandayla örtülebileceğini düşünen, buna çalışan, mesleği bu olan gazeteciler var. Ayıptır, zulümdür, günahtır!

        OLACAK! BAŞKA YOLU YOK!

        Ne olacağını söyleyeyim. Bence önümüzdeki beş ila on yıl içinde tam bağımsız, patronsuz, sadece gazetecilerin çıkardığı bir gazete olacak. Artık unuttuk tabii okuyucusuyla ayakta durabilen gazeteler olabileceğini ama bence olacak. Olmak zorunda. Gazetecilikten başka bir iş yapamayan, gazetecilik yapmadan duramayan insanlar bir araya gelecek ve böyle bir gazete ya da internet sitesi kuracaklar.

        Arap Baharı böyle insanlar sayesinde oldu. Bugün Wall Street işgal ediliyorsa onlar yaptı. Bugün Van'a sivil yardım gidiyorsa yine onlar sayesinde. Bu pratikler birikecek ve göreceksiniz bu ülkede gazetecilik yeniden doğacak. O zaman göğsümüz genişleyecek gazeteciler olacak, nefes alabileceğiz ve herkes gerçekleri bilecek. O zaman gerçekleri bilen insanların neler yapabileceğini hep birlikte göreceğiz.

        Londra'da lüks içinde yaşayan Bahreynli Alaa'nın kocasının hapse girmesi pahasına ülkesine geri dönmesinin nedenini sormuştum, "Yeniden insan oldum" demişti. Biz de öyle diyeceğiz.

        Diğer Yazılar