Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE bir kez daha kendi“çıkar bölgesinde”operasyon yapıyor ve bu kez İdlib’e giriyor.

        Bu yapılan harekât son derece doğru, son derece yerinde bir kararla atılmış adımdır.

        Suriye’deEsadya da merkezi hükümet ülkenin tamamına hâkim oluncaya kadar, Suriye bütünlüğünü tam anlamıyla koruyabilir hale gelinceye kadar Türkiye, bölgenin o noktalarında mutlaka olmak zorundadır.

        Türkiye’nin oradaki varlığı,Barzani’nin aldığı“bağımsızlık kartı”ndan yola çıkarak başka hesaplar yapmaya başlayanları hayal kırıklığına uğratmanın, hesapları gözden geçirmelerini sağlamanın en sağlam yoludur.

        ABD ve İsrail’in uzun vadede Kuzey Irak ile Kuzey Suriye’yi birleştirme projesinin sekteye uğratılması için atılması zorunlu hale gelmiş ve mecburen atılmış bir adımdır.

        Benim kafamdaki tek kuşku, Rusya’nın buradaki hesaplarının ne olduğunun net olmamasıdır.

        Uzun vadede, Rusya’nın buradaki samimiyeti de test edilmeli ve adımlar ona göre atılmalıdır.

        Oradaki Mehmetçiğimize kolay gelsin.

        **************

        OSMANLI KENTİ Mİ ARABİSTAN KENTİ Mİ?

        ÖNCEKİ gün Bursa’ya gittim.

        Gözlerime inanamadım.

        Osmanlı’nın ilk başkenti, şimdi olmuş bir

        Arap ülkesinin başkenti.

        Her tarafta Arapça tabelalar.

        Sokakta neredeyse her üç kişiden biri Arapça konuşuyor. Bunların bir bölümü turist.

        Ama daha önemli bir bölümü Suriyeli mülteciler.

        Bursa’nın efendi, sakin insanları, sokağa çıkmaya çekinir olmuş.

        Çünkü bazı semtlerde olaysız gün geçmiyormuş.

        Sürekli kavga dövüş, tartışma.

        Konuştuğum Bursalılar, genelde sakin bir kent olan Bursa’da suç oranlarının, özellikle de hırsızlığın çok arttığını iddia ettiler.

        Suriyeli çeteler bile peyda olmuş.

        Girdiğim bir büfenin sahibi, “Bir ay önce soyulduk. 18 milyar liralık sigara ve içkim çalındı. Güvenlik kamerası vardı. Görüntülerden yola çıkıp suçluları yakaladılar. Mallar bulunmadı, ama adamlar suçlarını itiraf ettiler fakat serbest bırakıldılar. Böyle çok olay var” diye anlattı.

        Görülen o ki, sadece Güneydoğu ve Güney kentlerimizin ve İstanbul’un değil, biraz ekonomik potansiyeli olan tüm illerimizin artık ciddi bir Suriyeli sorunu var.

        Bu sorunun gelecekte çok daha dal budak saracağını tahmin etmek güç değil.

        Ve ne yazık ki, bu konuyu her açtığımız zaman, “Ne yani onları Suriye’de ölümün kucağında, Esad’ın elinde mi bıraksaydık” deniyor.

        Bırakalım diyen yok, ama hiç değilse bu işi bir düzen içinde yapsaydık.

        Ve kendi vatandaşlarımızı onların eline bırakmasaydık.

        **************

        OKURA GÖRE DİKKAT O...PULARI

        HAFTA sonunda “Dikkat o... spu’ları” diye bir yazı yazdım ve siz okurların da bu sınıfa dahil ettiği ünlüleri sordum.

        Gerek mail, gerekse sosyal medya üzerinden epey isim geldi.

        Bir okur, “Buna ilgi arsızı” demek daha doğru olur demiş.

        Haklı olabilir ama diğeri daha iyi anlatıyor gibi geldi bana.

        Okurlardan gelen maillerden çıkardığım sonuç ise şöyle: Medyadaki dikkat o...puları:

        1. Ertuğrul Özkök

        2. Ahmet Hakan

        3. Ayşe Arman

        4. Fatih Altaylı

        Özkök uzak ara herkese fark atmış. Sosyal medyada pek olmayan ben de dikkat o...pusu olarak ilk üçe oranla çok çok az da olsa oy almışım.

        Ünlüler dünyasında ise

        1. Hülya Avşar

        2. Demet Akalın

        3. Alkoçlar kız kardeşler

        4. Serdar Ortaç

        Burada da Hülya Avşar, herkesin verdiği tek isim ve çok uzak ara önde. 20’nin altında oy alan onlarca isim var. O da ayrı.

        Abuk sabuk yazılarla, saçma komplo teorileriyle, ona buna bulaşarak dikkat çekmeye çalışanları ise okur ya ciddiye almıyor ya muhtemelen bunlara müşteri olmuyor. Akla bile gelmemişler.

        Bir ara ben de kendi sıralamamı yazarım belki.

        **************

        GERÇEK ASKER İLE FETÖ’CÜ ASKER ARASINDAKİ FARK

        FETÖ’cü bir asker ile gerçek bir asker arasındaki fark nasıl anlaşılır?

        Çok basit:

        1. Bizim askerimiz hakkında dava açılınca, dünyanın neresinde görevli olursa olsun hemen döner gelir ve güvenmese bile Türk adaletine teslim olur. FETÖ’cü asker ise hakkında tutuklama emri olmasa bile korktuğu anda bulunduğu ülkeye iltica eder.

        2. Bizim askerimiz, tehlikeli denizlerde savaş gemisinde görev yaparken hakkındaki iddialardan aklanmak için görevinden izin alıp ülkesine döner.

        FETÖ’nün askeri, hakkında bir iddia ortaya atılacak kuşkusuyla uluslararası sularda hangi parayla alındığı belli olmayan yatla kaçar ve Rumların kucağına oturur.

        3. Bizim askerimiz, hakkındaki iddialara karşı doğru bildiklerini söyleyip kendini savunur, kimseyi suçlamaz, itiraf edecek bir suçu olmadığı için itirafçı olmaz

        FETÖ’nün askeri, kendinden başka herkesi suçlar ve itirafçı olarak kurtulmaya çalışır.

        4. Bizim askerimiz, ülkesi için gerekirse kanının son damlasına kadar savaşır.

        FETÖ’nün askeri, terör örgütleriyle işbirliği yaparak ülkesinin kan gölüne dönmesini sağlar.

        **************

        ELÇİ KALİTESİ

        AMERİKA Birleşik Devletleri’nin Ankara Büyükelçisi Bass sonunda gitti.

        Son yıllarda Türkiye’ye gönderilen en kötü ABD Büyükelçisi’ydi.

        ABD’nin Türkiye’ye yolladığı elçiler, genelde ülkenin Türkiye’ye bakışını gösterir.

        Bass, Obama’nın Türkiye’yi gözden çıkardığını gösteren bir büyükelçiydi.

        Trump yönetiminin atayacağı büyükelçi de Bass gibi 2. sınıf bir diplomat olursa, bilin ki Türkiye’yle ilgili tavırlarında bir değişiklik olmayacak.

        İlişkiler daha da kötüye gidecek. Yok eğer üst düzey, kaliteli bir büyükelçi gelirse bilin ki, ilişkiler yeniden toparlanacak.

        En önemli gösterge, elçi kalitesi.

        Pek yakında göreceğiz.

        **************

        ADALET MEVSİMİ

        GAZETECİLİĞİN en kötü tarafı, asla muhatap olmayacağınız kişilerle muhatap oluyormuş gibi görünmektir.

        Adını bu köşeye koymaktan dahi hicap duyduğum kişi, benimle ilgili olarak “av mevsimi” gibi boyundan büyük laflar etmiş.

        Ben de “yargı mevsimi”ni başlattım ve geçen hafta bu kişiyle ilgili olarak savcılıklara gidip suç duyurusunda bulundum, “yargı süreci”ni başlattım.

        Hangi mevsimi yaşadığını Türk adaletine anlatır artık.

        **************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Bu vatanın sokakta bulunmadığını herkes anladığı zaman.

        Diğer Yazılar