Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİR gazetecinin işinden olmasına hiç sevinmedim.

        Bir gazeteci işinden olduğu zaman “kovuldu” diye sevinç naraları atmadım.

        Kimse için, “Şuna yazdırmayın, buna yazdırmayın” da demedim.

        O yüzden de Rasim Ozan Kütahyalı’nın işinden olmasına da “kovuldu” diye bakmam, bakamam.

        Benim anlamaya çalıştığım şu: Kütahyalı, spor programı adı altında yayınlanan ama sporla pek de alakası olmayan bir programda, son derece bel altı bir cümle sarf ettiği için mi işinden oldu, yoksa bu bel altı cümleyi Türkiye’de eşimiz, dostumuz, komşumuz, kendi yurtlarında ise “yakınımız” olan Boşnakları da işin içine katarak söylediği için mi!

        Kütahyalı, cümlesini “Boşnaklar” diye bitirmeseydi mesela sorun yok muydu?

        Futbolcuların rengini ele alarak yapılan aşırı cinsel göndermeler normal miydi mesela!

        Ya da telefonla bağlanan bir spor adamına sesinin biraz ince olmasından dolayı yapılan “yumuşak” yakıştırması ve buna bağlı olarak geçilen dalga sıradan bir durum muydu?

        Veya aynı yorumcunun yıllarca övdüğü Gülen Cemaati’ni daha sonra hedefe koymadan önce en azından bir özeleştiri dahi yapmaması, bir özür dilemeye bile gerek duymadan 180 derece dönmesi sıradan bir durum muydu?

        Bir anda yükselen bir kariyer içinde, bu yorumcunun işinden olmasına neden olacak tek hatası “Boşnak” kelimesi miydi?

        Diğer her şey “kabulümüzdü” de tek sorun bir “etnik” gönderme miydi?

        Oysa Kütahyalı bel altı göndermeyi yaptığı Boşnaklardan özür dilemişti.

        Ama yıllarca Fethullah Gülen övgüleri düzdüğü yazıları için okurlarından bir özür bile dilememişti.

        Anladığım kadarıyla o dörtlük her zaman geçerli.

        Hani insanoğlu gariptir, her lafı pek kaldırmaz diye başlayan!

        Boşnak kökenli yurttaşlarımıza da helal olsun doğrusu!

        Yıllarca söylenen onca sözün hesabını kimse soramadı ama Boşnaklar tek kelimenin bile hesabını sordular!

        Ama bir kez daha tekrarlayarak bitireyim.

        Hiçbir gazetecinin kovulmasından mutlu olmuyorum.

        O benim işimden olmam, hatta Gülenci yargı tarafından hapse atılmam için kampanya yürütmüş biri bile olsa!

        *************

        İTÜ’DE ‘KULUÇKA’YA YATANLAR

        DÜN İstanbul Teknik Üniversitesi’ndeydim.

        Değerli Rektör Mehmet Karaca ve ekibi dün bana üniversitenin Teknokent’ini ve kuluçka merkezlerini gezdirdiler.

        Kuluçka merkezi dediğim, tavukçulukla alakalı değil.

        Fikir kuluçkaları.

        İTÜ işe, sanayi üretimine, bilgi teknolojisine çevrilebilecek fikirlerin olgunlaşıp gelişebilmesi için kuluçka merkezleri kurmuş.

        Parlak bir fikri olan herkese kapıları açık.

        Öyle yaş sınırlaması falan da yok.

        Eğer inovatif bir düşünceniz var ise projenizle üniversiteye başvuruyorsunuz.

        Binlerce başvuru, üniversitenin, iş dünyası temsilcilerinin ve bankacıların da içinde olduğu bir jüri tarafından değerlendiriliyor.

        Kabul gören projeler “Kuluçka” nın “Çekirdek” adı verilen merkezinde ücretsiz bir yer sahibi oluyor.

        Burada geliştirilen ve proje haline getirilen fikirler belirli bir aşamaya gelince bir üst dereceye geçiyor.

        Ve İstanbul Sanayi Odası’nın da teşvikleriyle yatırımcılarla buluşuyor.

        Gezerken muhteşem fikirlerle ve uygulamalarla karşılaştım.

        Mesela, alışverişte devrim yapabilecek bir uygulamanın tekstil perakende sektöründe müthiş bir değişime imza atmaya hazırlandığını ve çok büyük bir uluslararası markanın bu teknolojiyi almak için anlaşma yaptığını öğrendim.

        Geliştirilen sistem şu:

        Konfeksiyon mağazalarında ürünlerin üzerine takılan ve kasada çıkarılabilen alarmlara yepyeni bir boyut katacak bir yöntem.

        Kalabalık mağazalarda kasaya gitme gereği duyulmadan, cep telefonunuzla bu alarmları çıkarabiliyorsunuz.

        Bunu çıkardığınız anda etikette yazılan fiyat sizin cep telefonu faturanıza ekleniyor ve siz de kasaya gitmeden, sıra beklemeden ürününüzü torbaya koyup gidebiliyorsunuz.

        Faturanız da cep telefonunuza dijital olarak geliyor.

        Daha pek çok etkileyici fikir gördüm ama onları yazamıyorum.

        Fakat bu yenilik, tekstildeki bir dünya devi tarafından şimdiden satın alınmış vaziyette.

        Bu kuluçka merkezlerini ise bir televizyon programıyla sizlere aktarmam lazım.

        Çünkü şu anda dünya sıralamasında 8. sırada bir fikir üretim merkezi olmuş durumdalar.

        Anlayacağınız Türkiye’de güzel şeyler de var.

        Sadece gidip görmek gerek!

        *************

        HER SİGARA BİR MERMİ

        KAÇAK sigara konusu ise yıllardır akılalmaz boyutta.

        Türkiye’nin her yerinde, genelde küçük tezgâhlarda ama taşraya gidince bakkallarda, bayilerde bile her yer kaçak sigara dolu.

        Bandrollü sigaranın yarı fiyatının da altında satıldığı halde kaçakçılara büyük kârlar bırakan bu sigaraların Türkiye’deki satışını ise Kuzey Irak kökenli kaçakçıların idare ettiği çok bilinen bir gerçek.

        Yani her kaçak sigara ya terör örgütüne birkaç mermi ya da sınırımızın dibinde istemediğimiz bir oluşuma katkı anlamına geliyor.

        Ama en milliyetçilerimiz bile, bırakın onları kamu görevlilerimiz bile ne yazık ki bu kaçak sigarayı tüketiyor.

        *************

        VERGİYİ KOY Kİ EVDE ÜRETSİNLER

        BİLMİYORUM Maliye Bakanlığı’mız veya ilgili kişiler farkında mı ama alkollü içki ve sigarada uygulanan yüksek vergiler nedeniyle ülke bir yandan kaçak sigara cenneti, diğer yandan ise genel bir içki imalathanesine döndü.

        Artık pek çok kişi, kendi içkisini kendi imal ediyor.

        Artık zincir marketlerde bile litreyle satılan etil alkolü satın alıyorlar, evlerde buna kimi tat ve koku vericiler katıyorlar ve markalı, vergiye tabi alkollü içkilerin hemen hemen 5’te biri fiyatına kendi içkilerini üretiyorlar.

        Bahsettiğim, bu işi bir kazanç kapısı haline getirenler değil.

        Sıradan insanlar, kendi tüketimleri için kendi alkollü içkilerini yapıyorlar.

        Bunun tek nedeni, aşırı vergi.

        Benim bu yazım üzerine Maliye büyük ihtimalle etil alkol satışına da ciddi bir vergi koyarak, bunu engellemeye ve benim de küfür yememe sebep olacaktır.

        Ama bu kez vatandaş alkol üretimini de kendi yapmaya başlayacak ve belki de bu yüzden alkol zehirlenmeleri ciddi biçimde artacaktır.

        Alkollü içkideki vergiler makul olmaktan çıkmadıkça ne yazık ki bu yöntem sürecektir.

        *************

        NİYET İYİ AMA AHALİ NASIL ACABA?

        İSTANBUL Büyükşehir Belediye Meclisi’nden geçen Haliç kıyısında 10 kat imara izin veren düzenlemeyi eleştirmem üzerine AK Parti İBB Grup Başkanvekili Temel Başalan aradı ve bir açıklama yolladı.

        Söz konusu değişikliğin, Haliç kıyısında belediyeye ait bir parselin daha iyi değerlendirilmesi için yapıldığını, yükseklik verilerek Haliç kıyısında daha geniş yeşil alan kalmasına imkân sağlanmak istendiğini ama iznin verilmiş olmasının bu iznin kullanılması anlamına gelmeyeceğini ve yapılacak inşaatın aslında 5 katı geçmesinin düşünülmediğini aktardı.

        Açıklamayı saygıyla karşılamakla birlikte kullanılması düşünülmüyorsa niye böyle iznin verildiğini merak ediyorum.

        Daha da önemlisi, bugün böyle bir iyi niyet beyanı geçerli olsa bile yarın öbür gün neler olabileceğinin ve bu kararın emsal gösterilerek Haliç kıyısında başkaları tarafından neler yapılıp neler yapılmayacağının takdirini sizlere bırakıyorum.

        *************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Doğru yapılan bir iş görünce şaşırmadığımız zaman...

        Diğer Yazılar