Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CUMARTESİ günü gazeteden çıkıyorum, asansörde telefonum çaldı.

        Bir dönem başbakanlıkta önemli bir pozisyonda bulunan, şimdi de iktidar partisiyle yakın ilişkisini sürdüren bir dostum arıyor.

        “Uygunsan bir buluşalım” dedi.

        Ne uygun olması, akşam Galatasaray maçı var. “Yok” dedim, “Eve gidiyorum maç seyredeceğim”.

        “Dur o zaman Whatsapp’tan arayayım” dedi kapattı.

        Arabaya bindim telefon çaldı.

        Anladım ki, Whatsapp aramalarını nasıl açacağımı bilmiyorum. Neyse telefonla biraz cebelleşip “Alo” dedim.

        Zarrab konusuyla ilgili epey bir anlattı.

        FETÖ’nün devrede olduğunu, örgütün ABD’deki network’ünü bu davayla ilgili harekete geçirdiğini, Ankara’da bu meseleyle ilgili sıkıntılı bir bekleyiş olduğunu, bu davanın Türk ekonomisine uzun vadeli zararlar vermek için kullanılacağını uzun uzun anlattı.

        “Ne yapabiliriz bilmiyorum” dedi.

        Benim yanıtım ise şu oldu:

        “Elinden bir şey gelmiyorsa, takmayacaksın. Türkiye çok badireler atlattı. Bunu da atlatır. Ama her şeyden ders almak lazım. Bu Zarrab Efendi, Türkiye’den gitmeden önce eğer yargı önüne çıkarılsaydı; doğru düzgün yargılanıp hapse atılsaydı şimdi ABD’nin elinde koz değil, Türkiye’nin cezaevinde mahkûm olurdu. Pisliği süpürmezsen sonunda senin üstüne bulaşır. Çünkü pislik pisliktir. Burada veya orada fark etmez.”

        *************

        GÜÇLENDİREN DARBELER

        KEMAL Kılıçdaroğlu, anamuhalefet partisi liderliği ile muhalif dedikoduculuğu bir türlü ayırt edemedi.

        Bir değil, iki değil, üç değil.

        Darbe girişiminin sahte olduğundan tut, son olarak ortaya attığı Cumhurbaşkanı’nın yurtdışı hesaplarında büyük paralar olduğu iddiasına kadar bir sürü “muhalif kahvesi” geyiğini iddia diye ortaya atıyor.

        Söylediği her şey, muhalif, anti AKP mahfillerde aylardır, yıllardır konuşulan şeyler.

        Bunlar hiçbir sorumluluğu olmayan, sıradan vatandaşlar tarafından konuşulur, hiçbir mahzuru yoktur.

        Herkes için neler söyleniyor, sevmeyeni, karşıtı tarafından.

        Ama bunu bir siyasi parti lideri söylediği anda iş başka bir boyuta geçiyor.

        Bunu kendinden çok emin bir şekilde söylüyorsan, bunu aynı eminlikte kanıtlayacak belgen, bilgin, tanığın olmalı.

        De ki, Erdoğan’ın yurtdışı bankalarda hesabı olduğunu söyledin.

        Erdoğan da bunu reddetti.

        O zaman bunun kapı gibi belgesini çıkarıp koyarsın ortaya.

        Koyamazsan, madara olursun.

        Madara olmakla kalmazsın, iddiayı çürütmüş, eleştirdiğin insanı güçlendirmiş olursun.

        Herkes bilir, “Öldürmeyen darbe güçlendirir” diye.

        Kılıçdaroğlu, her lafıyla Erdoğan’ı güçlendirmekten başka hiçbir şey yapmadı bugüne kadar.

        *************

        ÇÖPE GİDEN PARALAR

        ESKİ Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yerli otomobille ilgili olarak sürekli fikir üretmeye devam ediyor.

        Bence artık bu konuda konuşmaya bir son vermesi lazım.

        Elbette ki konuşmak, fikir üretmek herkesin harcı ama bir bakan olarak sanki bağlayıcılığı varmış gibi konuşuyor.

        Oysa artık işin 5 sahibi var ve onları yanlış yönlendirmek gereksiz.

        Üstelik Fikri Işık Bey’in bu konuda pek başarılı olduğu da söylenemez.

        Cadillac’tan bozma Saab prototipine 100 milyonlarca lira harcadı ve bu para çöpe gitti.

        Bundan sonra çöpe atacak para olmamalı.

        *************

        MUTLU GÜNLERİN TEV’İ

        TÜRK Eğitim Vakfı, yıllardır bu ülkenin eğitimine büyük katkılar sağladı.

        50 yılda yurtiçinde 230 bin 628, yurtdışında 1736 öğrenciye burs verdi.

        Üstün başarı bursuyla son 10 yılda ayrıca 530 öğrenciye destek oldu.

        Üstün yetenekli öğrenciler için açtığı okulda 661 öğrenciyi mezun etti, 238 öğrenci alanında tek olan bu TEV okulunda eğitim görüyor.

        Bunların yanı sıra 17 ilköğretim okulu, 3 Anadolu lisesi, 3 kız öğrenci yurdu, 1 çıraklık merkezi, 1 çok amaçlı toplum merkezi kurdu.

        Bunu da Safiye Ayla, Zeki Müren, Macide Tanır, Ahmet Adnan Saygun, Ferdi Özbeğen gibi bağışçıların bıraktığı miras ve cenazelerimizde çelenk hazırlayarak yaptı.

        Şimdi TEV sadece cenazelerimizde değil, mutlu günlerimizde de iyilik yapmamıza fırsat sağlayacak yepyeni bir dönem başlattı.

        Bunun bir örneği olarak Avrasya Maratonu’nda “Bu adımda umut var” kampanyasıyla yarışmacılar kendi aralarında organize olup 432 bin TL topladı. Maratonlardan elde edilen gelir 1 milyon TL’yi aştı.

        Bodrum Yelken Kulübü’nün Bodrum Kupası organizasyonunda takımlar kendi kampanyalarıyla ciddi bir bağış topladılar.

        Bunu her türlü organizasyona yaymak TEV’in hedefi.

        Ama çok daha kolay bir yol da açılıyor şimdi.

        Artık doğum günü, evlilik yıldönümü, açılış, konser, gösteri gibi organizasyonlara çiçek göndermek yerine TEV’in “Bir dünya bir çiçek” organizasyonuna bağış yapmak ve TEV’in özel ürünlerini göndermek mümkün olacak.

        Bu fikir için Rona Yırcalı ve ekibinin aklına, eline sağlık.

        Çünkü bir kez ölüyoruz ama mutlu günlerimiz çok daha fazla...

        *************

        ALKIŞ APLİKASYONU GELİR Mİ?

        CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın Teknoloji Bağımlılığı Kongresi’nde yaptığı konuşmanın büyük bölümüne canı gönülden katılıyorum.

        Artık yanı masada oturduğumuz insanlarla bile cep telefonu üzerinden iletişim kuruyoruz.

        Aile sohbetleri bitti, evde herkes kendi telefonuna kilitlenmeye başladı.

        Gençler görüşmüyor, mesajlaşıyor.

        Turistik gezilerde hepimiz küçük bir Japon gibi olduk. Görmüyor, telefona kaydediyoruz.

        Yemiyor, fotoğrafını çekiyoruz.

        Artık analar babalar çocuklarıyla konuşmaz oldu.

        Cumhurbaşkanı yüzde bir milyar haklı.

        Komik olan ise şu.

        Cumhurbaşkanı bu konuşmayı yaparken, kendisini dinleyenlerin yarısı telefonla Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını kaydediyor, diğer yarısı ise telefonlarıyla oynuyor.

        Ve en sonunda telefonlarını birkaç saniyeliğine bırakıp Cumhurbaşkanı’nı alkışlıyor, sonra hemen yine telefona sarılıyorlar.

        Birisi alkış aplikasyonu da yaparsa o zaman bile bırakmayacakları kesin.

        *************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Tezekten teraziyi kabullenenler, dirhemini garipsemediği zaman.

        Diğer Yazılar