Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SANDIKTA keramet vardır diye düşündüm hep.

        Rahatlatır.

        Sandık sonucu bende hep umut uyandırmıştır, sandıktan çıkanlar o umutları kırıncaya kadar.

        Ama yine de sandıktan hiç umudumu kesmedim. Oy verdiğim partilerin sandıktan galip çıktığı hiç olmadı.

        Rahmetli babam, “Üzülme, benim de topu topu iki kere çıktı” derdi.

        Bu seçimde ilk kez oy kullanacak olan kızımla konuşuyorduk dün.

        “Ne zor işmiş 18 yaşına gelmek. Oy kullanmak çok büyük sorumluluk” dedi sabah kahvaltısında.

        “Hiç de değil. Kime güveniyorsan, kimi doğru buluyorsan, kimin senin aklına ve fikrine yakın olduğunu düşünüyorsan ona ver oyunu. Gerisini düşünme” dedim.

        “O kadar kolay değil” dedi.

        “Niye, bak tüm hayatını etkileyecek olan meslek seçiminde bile strese girmeden tercih yaptın. Burada neden stres yapıyorsun?” dedim.

        “Çünkü meslek seçiminde hata yaptıysam sadece beni etkiler, burada hata yaparsam tüm ülkeyi etkiler” dedi.

        Sustum.

        Bugün hep birlikte sandığa gideceğiz.

        Çocuklarımıza, vatandaşlarımızın çocuklarına karşı en önemli görevimizi yerine getirmek için.

        Her birimizin sadece bir oyu var.

        O bir oy geleceğimizdir.

        O yüzden de çok değerlidir.

        Kullanalım.

        ***********

        BİR DİLEK

        CUMHURBAŞKANLIĞI seçimi ikinci tura kalırsa bir arzum var. Kalan adaylar, pek çok Batılı demokraside gördüğümüz gibi bir televizyon programında karşı karşıya gelip projelerini anlatır ve tartışırlar. İlk turda bu gerçekleşmedi. Kalırsa ikinci turda ve tabii bundan sonraki seçimlerin tümünde böyle gelenek olması lazım.

        ***********

        MOĞOL İSTİLASI YASASI

        BİLİYORSUNUZ,

        TBMM kapanmadan önce bir “İmar Affı” ya da “İmar Barışı Yasası” çıkardı.

        Türkiye, bugün yeni cumhurbaşkanını seçmek için sandığa gidiyor.

        En geç Temmuz’un 9’unda Türkiye’yi kimin yöneteceği belli olacak.

        O kişi her kim olacaksa kendisine yalvarıyorum: “Bu yasayı iptal edin. Bu yasadaki boşlukları, hukuksuzlukları ortadan kaldırın.”

        Niye mi?

        Çünkü bu imar affı, bir hukukçu dostumun tabiriyle “Moğol istilasından bu yana Anadolu’da yaşanmış en büyük talana yol açabilir”.

        Bu yasayı incelediniz mi, şöyle bir göz gezdirdiniz mi bilmiyorum.

        Lütfen bir vakit ayırın ve inceleyin.

        Herhangi bir hukuk devletinde, hakkın, yasanın, adaletin, bırakın hepsini insanlığın olduğu bir yerde böyle bir yasal düzenleme olamaz.

        Detayına girmeden kısaca anlatmak gerekirse, bu yasaya göre kamuya, belediyelere ait herhangi bir araziye “çökmeniz” mümkün.

        Hiçbir belge, kayıt kuyut olmadan bunu internet üzerinden kendi adınıza tescil ediyorsunuz ve yasa diyor ki: “Belediyeler ve Hazine bu araziyi hak sahibine satar.”

        Satabilir, inceledikten sonra satar falan değil, “satar” yani “satmak zorunda”.

        Ya da bir yerde tek katlı bir binanız var. Bunu istediğiniz kadar yükseltme hakkına sahip oluyorsunuz.

        Belediyelere düşen tek hak “bunu tescil etmek”.

        Çünkü yasa “Tescil eder” diyor.

        Yasalara, hakka hukuka saygılı vatandaş seyrederken, yasa tanımayanlara, haktan hukuktan haberi olmayanlara müthiş bir zenginleşme, rant kapma yasası.

        Bir gün detayıyla anlatırım bu rezaleti size.

        Ama gerçekten akıl alamayacak kadar büyük bir hukuksuzluk, adaletsizlik.

        Ve ne iktidarın ne de muhalefet partilerinin bu hukuksuzlukla ilgili tek bir itirazı yok.

        Ama benim var.

        Ve sonuna kadar olacak!

        ***********

        ATLAR VE EŞEKLER

        GEÇEN hafta faytonların yasaklanmasıyla ilgi bir yazı yazdım ve şöyle dedim:

        “At bir iş hayvanıdır.

        Düzgün koşullarda yaşatılıp işini yapması için vardır. Binlerce yıldır.

        Burada doğru olan atlara iyi bakılmıyor diye faytonu yasaklamak değil, atlara iyi bakmayan faytoncuyu cezalandırmak ve yasaklamaktır.

        Belediyeler ya da ilgili bakanlık bu atların hangi koşullarda barınacağını, hangi koşullarda yaşatılacağını, nasıl besleneceğini belirler, kuralları koyar ve denetler.

        Uygun koşulları sağlamayanlara faytonculuk yaptırmaz ve gerekiyorsa ceza verir.

        Medeniyet böyledir.

        Medeniyet yoksa, yasak vardır.”

        Aman Allah.

        Sosyal medyada bir güruhun nasıl saldırdığını anlatamam.

        “Ata nasıl iş hayvanı dermişim. O faytonlara at yerine beni koşmaları lazımmış.”

        Benim çocukluğum, gençliğim atlarla, köpeklerle geçti.

        Bunu söyleyenler acaba hayatlarında bir at gördüler mi?

        Zannedersin hepsi evinde süs için at besliyor.

        Evet, at bir binek ve bir iş hayvanıdır.

        Cinsine, türüne göre ya binersin ya da bir şeyi çeker, taşır.

        Bizim insan olarak görevimiz, bize iş veya keyif için hizmet veren bu hayvanlara, insanca, doğru düzgün muamele etmektir.

        Yazının tamamını okumadan, sosyal medyada alıntılanan bir satırı görüp ahkâm keserek “beni arabaya koşmaya” heveslenenlere de bir çift lafım var.

        “Onları da eşek arabasına koşalım” diyeceğim ama eşekler bile buna itiraz eder.

        ***********

        TACİZ MESELELERİ

        TALAT Bulut’un eşi, kocasına yönelik eleştirilere itiraz etmiş.

        Benim bu konuda ne söylediğim belli.

        “Talat böyle bir şey yapmaz” diyen Fatma Girik’e, “Dur Fatma Abla, yargı bir karar versin” dedim sadece.

        Talat Bulut’un eski eşi ise kızının okulundan, geleceğinden, eski eşinin bir daha iş bulamamasından dem vurarak Bulut’u savunmuş.

        Ben ne Bulut’u suçlayacak konumdayım ne de savunacak.

        Ancak Talat Bulut’u savunan ve kimi söylemlerini haklı bulduğum Pınar Hanım’a sormak isterim.

        Eğer tacize uğrayan kendi kızı olsaydı, ki Allah göstermesin, acaba yine aynı soğukkanlılıkla davranır mıydı!

        Yoksa kızına sahip çıkmadığı için medyaya öfkelenir miydi!

        ***********

        İYİ ŞEYLER DE VAR

        HER ne kadar Türkiye’nin dünyadaki imajı çok parlak olmasa da moral düzeltici işler olmuyor da değil.

        Abonesi olduğum dergilerden biri olan ve dünya yat sektöründe ciddi kabul gören dergilerin başında gelen Boat International’in bu ayki kapağında bir Türk yat yapımcı yer alıyor: Rıza Tansu.

        Giderek yerleşen kendine özgün stiliyle dünya yat yapımcıları arasında kendine saygın bir edinen Rıza Tansu’nun bu önemli derginin kapağına bir Türk yat tasarımcısı ve imalatçısı olarak çıkması ciddi bir başarı. Yıllarca Mehmet Karabeyoğlu ve Turquoise Yat bu düzeydeki tek temsilcimizken şimdi Rıza Tansu’nun başarısı gurur verici.

        ***********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Oyunu vermeyenin dizini dövdüğünü unutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar