Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Altılı Masa'nın dağıldığı, Akşener'in sert sözlerle masadan ayrıldığı ve muhalif herkesin paniğe kapıldığı gün ben ne yazmıştım, hatırlıyor musunuz!

        Elbette hatırlamak zorunda değilsiniz ama ben hatırlatayım, aynen şöyle demişim:

        “Sorun pazartesi muhtemelen çözülecek. Meral Akşener ‘Ben aday olmayacağım’ diye kendini bağlamış olduğu için mecburen çözülmek zorunda. İYİ Parti bu saatten sonra karşı ittifaka katılıp intihar etmeyeceğine göre çözülecek.”

        Dün günlerden pazartesi idi.

        Sorun çözüldü.

        Tek bir konuda yanıldım, “İttifak gereksiz yere yara almış olacak” demiştim.

        Olmadı.

        Tam aksine bu krizden, artık Millet İttifakı’na dönüşen Altılı Masa tam aksine güçlenerek çıktı. Nietzsche’nin sözü bir kez daha gerçek oldu, “Öldürmeyen şey güçlendirdi”.

        En azından şimdilik.

        Toplumun gücü önünde hiçbir siyaset duramazdı.

        Toplumsal muhalefetin sesine kayıtsız kalınamadı.

        Herkesi memnun edecek ya da kimseyi kırmayacak şekilde geliştirilen formül ise İstanbul ve Ankara Belediye başkanlarının “Cumhurbaşkanı yardımcısı” olacaklarının önceden açıklanması oldu.

        Bu formülün iktidarı rahatsız ettiğini ve muhalefet açısından doğru bir hamle olduğunu ise Beştepe’den anında gelen “Belediye başkanları Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı yardımcısı olamaz” tepkisi ile anladık.

        Cumhurbaşkanı yardımcılarının görev ve yetkilerini düzenleyen Anayasa’nın 107 ve yerel idarelerle ilgili 127. Maddeleri bu konuda çok net olmasa da, yasaların ruhu itibarıyla belediye başkanlığından ayrılmaları gerekebilir.

        Ancak her iki görevi birden yürütmeleri de çok açık bir Anayasa ihlali olmaz.

        Muhtemelen iktidar “Bunu biz niye düşünmedik” noktasında da olabilir.

        Ancak dediğim gibi, seçimi Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde, bu iki belediye başkanı, Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanacaksa istifa etmeleri daha doğru olandır.

        Ama bunu seçimden önce yapmalarını gerektirecek hiçbir yasa yoktur.

        Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak olsunlar veya olmasınlar, 2023 seçimlerinin iki alanında da siyasi faaliyette bulunabilirler.

        NOT: Başlıktaki cümle, Nietzsche’nin ünlü sözünün orijinalidir.

        Genel başkanlığın bırakılacağı sözü tutulmalı

        Genel başkanlığın bırakılacağı sözü tutulmalı
        0:00 / 0:00

        Kemal Kılıçdaroğlu, Altılı Masa öncesi koyduğu “Genel başkanlar Cumhurbaşkanı adayı olmamalı” ilkesini, partisi içindeki bir grubun kendisine yaptığı baskı ve kendisinin de bu baskıdan duyduğu memnuniyet sonunda çiğnedi.

        Cumhurbaşkanı adayı oldu.

        Anayasal şartlara uyan her Türk vatandaşı gibi onun da buna hakkı vardı ve Türkiye’de ve hatta dünyada açıkladığı ilkelerini çiğneyen ilk kişi, ilk siyasetçi de Kemal Kılıçdaroğlu değil elbet.

        Ancak şimdi bir başka sınavı daha var Kemal Kılıçdaroğlu’nun.

        Cumhurbaşkanı adayı, daha önce “Cumhurbaşkanı partili kimliğinden vazgeçmeli ve genel başkanlıktan ayrılmalı” demişti.

        Ki bu aslında çok da doğru bir talep ve tavır idi.

        Ancak şimdi biliyoruz ki, parti içinde bir grup, özellikle de Kemal Bey’i Cumhurbaşkanlığı adaylığına ikna eden grup “Efendim, genel başkanlığı bırakmanıza hiç gerek yok. Zaten bir geçiş dönemi olacak ve bu geçiş döneminde genel başkan olarak kalmanız parlamenter sisteme geçişi kolaylaştırmak açısından ihtiyaç duyacağınız bir pozisyondur. Genel Başkanlığı bırakmayın” demeye başladı bile.

        Bunu duyuyor, biliyoruz.

        Eğer Kemal Bey, bunlara kulak vermeye devam ederse bir sonraki aşama “Efendim parlamenter sisteme dönmeye gerek yok. Bakın memleketi böyle ne güzel idare ediyorsunuz” olacaktır.

        Bu yüzden de Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, genel başkanlığı bırakacağını net bir biçimde yeniden açıklamak zorundadır.

        HDP aday çıkarmayacak

        HDP aday çıkarmayacak
        0:00 / 0:00

        Herkesin merak ettiği HDP’nin tavrının ne olacağı idi.

        Yani Kılıçdaroğlu’nun adaylığına destek mi vereceklerdi, yoksa kendi adaylarını mı çıkaracaklardı.

        Dün Teke Tek’e katılan HDP Eş Genel Başkanı Prof. Mithat Sancar, depremin hemen ardından bir karar alarak aday çıkarma konusunu gözden geçirdiklerini ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklanmasından sonra, Kılıçdaroğlu ile görüşerek aday çıkarmaktan vazgeçeceklerini söyledi.

        Dahası, kendi parti programlarını, destekleyecekleri Cumhurbaşkanı’na empoze etmek gibi bir niyetleri olmadığını, parlamenter sisteme dönmek, adaleti yeniden sağlamak ve demokrasiyi güçlendirmek dışında bir talepleri olmayacağının garantisini verdi.

        Bu seçim sonuçlarına doğrudan etki edecek çok önemli bir gelişmedir.

        Umarım Bursa’da meydana gelen tatsız olayların daha sık tekrarlanmasına, hendek olaylarının yeniden yaşanmasına neden olmaz.

        Kızılay Başkanı "Abbas" Kınık

        Kızılay Başkanı "Abbas" Kınık
        0:00 / 0:00

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki bilim insanları ve ilgili kurumların katılımı ile bir “deprem toplantısı” yaptı.

        Keşke bu toplantı yıllar önce yapılsaydı, keşke bilimin sesine yıllar önce kulak verilseydi, keşke bu işler 100 bini aşkın insanımız enkaz altında can vermeden yapılsaydı demek elbette mümkün ama geç olması hiç olmamasından iyidir demek en iyisi.

        Türkiye’nin uluslararası alandaki en bilinen ve çalışmaları en fazla atıf olan deprem bilimcisi Celal Şengör’ün bu toplantıya davet edilmemiş olması pek çok kişinin dikkatinden kaçmadı.

        Celal'in niye çağırılmadığını tahmin etmek güç değil. Çok da önemli değil.

        Ancak gözlerden kaçan bir başka şey vardı bu toplantıda.

        Çağrılmayan tek kişi Celal Şengör değildi.

        Bir eksik daha vardı toplantıda.

        O da Kızılay Başkanı Kerem Kınık’tı.

        Bilim insanlarının yanı sıra depremle ilgili tüm kurumlardan temsilcilerin bulunduğu toplantıya davet edilmeyen kişi Kızılay Başkanı idi.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kerem Kınık’ın istifasını şimdilik istememişti ama belli ki, defterden silmişti.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Kaybedilen eşeğin her seferinde bulunabileceğini zannetmediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar