Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CEMAAT'le süren gerginliğin AK Parti'yi "oy oranı" olarak fazla rahatsız etmediğini biliyorum.

        Hatta partinin kurmayları, bu gerilimden AK Parti'nin kazançlı çıktığını, gerilimin AK Parti'ye pozitif yansımaları olduğunu düşünüyorlar.

        Cemaat'in, partinin oylarında bir düşüşe neden olmayacağından eminler.

        Hatta bu tartışma sonrasında Cemaat'e gönül verenlerin sayısında düşüş olacağını ileri sürüyorlar.

        Açıkçası Cemaat'le olan gerilimin yarattığı tedirginlik oyla ilgili değil.

        Buna karşılık AK Parti kurmaylarını "düşündüren", oylara yansıyacağını tahmin ettikleri gerilim "statlarda" olan bitenler.

        Özellikle de Fenerbahçe'nin Şükrü Saracoğlu Stadı'nda yaşananlar.

        Şükrü Saracoğlu Stadı'nda uzun zamandan beri neredeyse her maç AK Parti, hükümet ve Başbakan aleyhine sloganlar atılıyor, neredeyse 40 bin kişilik bir koro hükümete "sövüyor".

        Beşiktaş'ta da benzer bir durum var ama Beşiktaş, AK Parti'yi Fenerbahçe kadar tedirgin etmiyor.

        Galatasaray'da ise "derin Galatasaray"ın AK Parti karşıtlığı biliniyor ama çok da umursanmıyor.

        Fakat Fenerbahçe'deki AK Parti karşıtlığı ciddi ciddi AK Parti yöneticilerinin gündeminde.

        Bazı AK Partililer, "Bu Fenerbahçe Mesut Yılmaz'a da sandıkta hesaplaşırız demişti ve Mesut Yılmaz bitti" diyerek durumu ne kadar ciddiye aldıklarını da gösteriyorlar.

        Ve büyük ihtimalle bu nedenle AK Parti, bir şekilde Fenerbahçe ve Fenerbahçelilerle "barışmanın" yollarını arıyor.

        Bu yüzden de başlangıç olarak Yargıtay'dan Aziz Yıldırım'ı ve tüm Fenerbahçelileri sevindirecek bir karar önümüzdeki ay içinde çıkarsa kimse şaşırmasın.

        Biri Başçı'yı dava etmeli

        BEKLEDİM.

        Hemen yazmadım.

        Belki ortalık biraz normalleşince dediği olur diye umdum.

        Ne de olsa koskoca Merkez Bankası'nın koskoca başkanıydı bu lafı eden, bu sözü veren.

        Ne demişti Erdem Başçı:

        "31 Aralık'ta dolar 1.92 olur."

        Dememiş miydi?

        Demişti.

        Hem de çok açık, çok net bir şekilde.

        31 Aralık günü doların değeri 2.14 TL'ydi.

        Merkez Bankası Başkanı'nın söylediğinden 22 kuruş daha fazla.

        Yüzde 10'luk sapma.

        Belki biraz daha düşer diye bekledim 3 gün.

        Düşmek ne kelime.

        Daha da çıktı.

        2.18 oldu.

        26 kuruşa çıktı sapma.

        Ama zaten belliydi, ortalıkta saçma sapan bir durum olduğu.

        Dünyanın hiçbir "ciddi" ülkesinde, hiçbir "ciddi" Merkez Bankası Başkanı, bir tarihe işaret ederek kur fiyatı ve para değeri vermez.

        Politikayı anlatır, faiz hedeflerini söyler ama seviye, hele hele bizim Erdem Başçı'nın yaptığı gibi "kuruşu kuruşuna" fiyat vermez.

        "Verirse ne olur?" derseniz.

        İşte böyle olur.

        Koskoca Merkez Bankası'nın, koskoca başkanı "madara" olur.

        "Hiçbir şey bilmediği, hiçbir şeyden anlamadığı" açıkça ortaya çıkar.

        Ciddi ülkelerde böyle bir şey zaten olmaz ama ezkaza olsa o zaman da o Merkez Bankası Başkanı ne yapar biliyor musunuz?

        İstifa eder.

        Bizde ise hiçbir şey olmaz.

        Pişkin pişkin çıkar "Yanılmışım" der, yoluna devam eder.

        Tabii aslında kabahat Türkiye'deki işadamlarında, yatırımcılarda.

        Dövizle iş yapan, dövizle borçlanan, ithalat yapan işadamlarında.

        Biri de çıkıp "Merkez Bankası Başkanı söz vererek bizi yanılttı. Şu kadar lira zarara girdik. Zararımızın tazminini istiyoruz" diyerek Merkez Bankası'na ve başkanına dava açmaz.

        Açmadığı için, Merkez Bankası Başkanı olarak orada oturmaya devam eder.

        Taraftar farkı

        SIKI Fenerbahçeli bir okurum, UEFA'nın kulüplerin gelirlerini açıklamasıyla ilgili bir analizde bulunmuş, çok yerinde bir tespit yapmış.

        "Real Madrid'in yıllık geliri 512 milyon Euro.

        Barcelona'nınki ise 483 milyon Euro.

        Fenerbahçe'ninki 185 milyon Euro. (Şampiyonlar Ligi geliri yok.)

        Galatasaray'ınki ise 133 milyon Euro. (Şampiyonlar Ligi geliri var.)

        Fenerbahçe'nin 300 bin tane kartı var.

        Galatasaray'ın yok. Daha önce denedi başarısız oldu.

        Sayın Aysal, 'Ekim 2013'te yaşama geçecek' dedi, geçemedi.

        Bütün bunları düşününce yerine oturmayan bir şey var.

        Ya Galatasaray taraftarı çok cimri ya da diğer kulüplerin taraftarı daha fazla ya da bu rakamlarda bir gariplik var."

        Çok yerinde bir tespit.

        Galatasaraylılarda bir sorun var.

        Asla bir Fenerbahçe taraftarı gibi olamıyorlar.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Kendi çalıp kendi dinleyenin bir süre sonra sağırlaştığını anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar