Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CUMHURBAŞKANLIĞI seçimlerinde muhalefetten pek umudum olmadığını daha önce de defalarca yazdım.

        İlk turda ortak aday bulamayacaklarını, ikinci tura CHP'nin adayı kalırsa MHP'lilerin oy vermeyeceği bir isim olacağını, MHP'li bir aday kalırsa da CHP'lilerin kolay kolay oy vermeyeceğini düşünüyordum.

        Milliyetçi Kürtlerin ne CHP'nin, ne de MHP'nin adayına oy vermeyecek olması da ayrı bir olumsuzluktu muhalefetin adayı için.

        Ve en nihayetinde tüm bunlar aşılsa bile AK Parti'nin "sandık başı başarısı" bilinen bir gerçekti ve muhalefet partileri sandıklara "sahip" olamadıklarını son seçimde de göstermişlerdi.

        AK Parti seçimi eninde sonunda "sandık başında" kazanır diye düşünüyordum.

        MHP'nin "Ortak aday bulalım" çağrısı ve CHP'nin buna "hemen ret" açıklamaması yapmamasıyla birlikte Cumhurbaşkanlığı seçimleri için AK Partili olmayan bir adayın da kazanma şansının doğduğunu düşünmeye başladım.

        Çünkü son seçim sonuçları, aslında AK Parti'nin Cumhurbaşkanı çıkarmaktan uzaklaştığını, ancak beceriksiz muhalefet sayesinde çıkarabileceğini gösteriyordu.

        MHP'nin açıklamasından sonra ben de muhalefetten beklediğim Cumhurbaşkanı adaylarımı açıklayabilirim.

        Diyeceksiniz ki: "Niye muhalefetten açıklıyorsun, AK Parti'den adayın yok mu?"

        Var elbet ama AK Parti bu konuda kimseyi dinleyecek durumda olmadığı ve aday belirleme işi tek bir kişinin ağzında olduğu için boşuna çenemi ve elimi yormak istemiyorum.

        GÜNÜN FOTOĞRAFI:

        Ve gelelim adaylarıma:

        1. MERAL AKŞENER: Siyasi tecrübesi, olgunluğu, eğitimi, kişiliği, fikirlere her zaman saygılı tutumuyla ve üstüne bir de kadın olması nedeniyle benim ilk adayım. CHP'lilerin önemli bir bölümü de merkez sağ siyasetten gelen Meral Akşener'e hiç çekinmeden oy verir. Başbakan Erdoğan'a büyük bir aşkla oy veren kadın seçmenlerin az da olsa bir bölümünün aklını çelebilir. Tek dezavantajı, siyasal Kürtçülerden oy alma potansiyelinin düşük olması.

        2. HAŞİM KILIÇ: Özgürlükçü tavrıyla geçmişte kendisine muhalif olan çevrelerin bile saygısını kazandı. Evrensel demokrasi ilkelerine saygısıyla sağ ve sol seçmenin reddetmeyeceği bir isim. Etki altında kalmayan, lafını ölçen biçen ama esirgemeyen, dengeli bir hukuk adamı. Hukuk fakültesi mezunu olmaması, hukuk adamı olmasını engellemiyor. Makul muhafazakâr seçmenden de oy alabilir. Siyasal Kürtçülerin de görmezden gelemeyeceği bir aday.

        3. İLBER ORTAYLI: Türkiye'nin en önemli entelektüellerinden biri. Devlet adabını bilen, açık fikirli, bilgili, her ortamda Türkiye'yi layığından fazlasıyla temsil edebilecek, uluslararası saygınlığı olan bilim adamı. Türkiye'de böyle bir Cumhurbaşkanı asla seçilmez ama keşke olsa.

        4. ABDULLAH GÜL: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından aday gösterilmemesi durumunda muhalefetin ortak adayı olabilir. Gerçi onayladığı pek çok yasayla muhalefetteki seçmenin de tepkisini topladı ama tüm anketlerde Cumhurbaşkanı adayı olarak Erdoğan'dan daha fazla oy alıyor. Tabii ki, muhalefet Gül'ü aday göstermez ama gösterirse çok eğleniriz.

        Bu arada kimse yanlış anlamasın, adayların tamamı sağ kesimden diye kızmasın.

        Sol siyasette Cumhurbaşkanlığı'na yakışacak çoook isim var ama burada "yakışacak" kadar "seçilebilecek" kriterine de baktım.

        İşte bu Hüseyin Bey

        DÜN Hüseyin Çelik'in sözlerini gülerek okudum.

        Katıldığım veya katılmadığım için değil, siyasetin böyle olması gerektiğini düşündüğüm için.

        Bahçeli'nin çizimlerle Cumhurbaşkanı adayı belirlemesine "Bizim Pisagor'umuz" diye takılmasına, CHP ve MHP birleşmesinden "çatı değil tencere kapak" çıkacağını söylemesine güldüm.

        Bağırıp çağırarak, öfkeyle söylenerek değil, mizahla, gülerek de siyaset yapılabileceğini ve çok şey söylenebileceğini göstermesi hoşuma gitti.

        Umarım yanıtını da aynı üslupla alır.

        Medyayla ilgili olarak da "Türkiye'de 5 milyon gazete satılıyor, 4'te 3'ü muhalif" demiş. İktidarı destekleyenlerin toplam tirajının 1.2 milyon olduğunu söylemiş.

        O kadar bile değil Hüseyin Bey, o kadar bile değil emin olun.

        Ama şunu da bilin Hüseyin Bey, bana göre basın AK veya Kara partilere değil, iktidara muhalif olursa basındır.

        Bugün o AK Parti'dir, yarın bir başkası.

        Biz muhalif olmak zorundayız.

        AK Parti'nin hatası, bunu kendine yönelik görmesi.

        Oysa değil.

        Kim iktidarsa biz ona muhalif olmalıyız ki iktidarlar da "sapıtmasın".

        AK Parti yarın öbür gün muhalefete düşerse, basının bu tavrının ne kadar doğru ve demokrasiye uygun olduğunu anlayacaktır.

        Yaşasın asgari ücret

        DÜN bir İngiliz gazetesinde yayınlanan araştırma dikkatimi çekti.

        Yüksek maaş alanlar daha az seks yapıyormuş.

        Maaş artıkça seks yapma sıklığı düşüyormuş.

        Yüksek maaş alanlar arasında her gün seks yapanların oranı yüzde 4 iken maaş azaldıkça bu oran artıyormuş.

        Ancak yüksek maaşlıların daha az sayıda seks yapmalarına karşın, daha heyecan verici seksi tercih ettikleri de bu araştırmayla ortaya çıkmış.

        Tabii araştırmada göremediğim unsur şu:

        "Acaba yüksek maaş daha ileri yaşlarda elde edilen bir şey olduğu için mi durum bu?"

        Bu detay gazetede yer almıyordu.

        O penaltılar verilse

        GALATASARAY, Türkiye Kupası'nı aldı.

        Maçı izledim, ertesi gün de gazetelere baktım.

        "Galatasaray kötü oynadı ama tek golle kupayı aldı" yorumları.

        İyi de, hakem maçı doğru düzgün yönetse yine bunları söyleyecek miydi bu yorumcular ya da maç böyle mi oynanacaktı.

        Maçın başında Melo'ya yapılan bir penaltı var. Yüzde 100 demesek bile yüzde 80-90 penaltı. Hakem verse kimse "Değildi" diyemez.

        Daha sonra yine ceza alanı içinde Eskişehirli oyuncu topu elle kesti. Açık penaltı.

        O da olsa maç ilk yarının başında 2-0 olacak.

        O zaman maç böyle mi oynanacak.

        Buna bakan, bunu söyleyen yok.

        Maç sırasında "sözde yorumcu" Erman Toroğlu diyor ki: "Eskişehirli elle kesti. Kesmese arkasında Galatasaraylı oyuncu var ve gol yapabilir. O yüzden penaltı."

        Bu da bir başka zırva.

        Arkasında Galatasaraylı oyuncu olmasa elle kesmek serbest mi?

        İyi bari bir de elle tutup pas atsın.

        Yemin ederim şu spor sayfalarına bakasım gelmiyor, bu spor basını yüzünden.

        Bizi bu kadar salak mı zannediyor bunlar!

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Dünkü 'Ne zaman adam oluruz'dan sonra arayan dostlarımın beni ne kadar mutlu ettiğini söylemekten çekinmediğim zaman.

        Diğer Yazılar