Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SİYASİ tarihimizin en önemli şahsiyetlerinin ilk sıralarında Tayyip Erdoğan’ın geldiğine hiç kuşku yok; bugüne kadar “Bu gerçekleştirilemez” gözüyle bakılan pek çok yeniliği Türkiye onun sayesinde tanıdı. Şimdi de Cumhurbaşkanlığı’nı hedeflediğine göre, seçilirse, siyasi hayatının yeni bir evresi önünde açılmış olacak...

        Çankaya’ya çıktıktan sonra da AK Parti’nin geleceğinde söz sahibi olmayı sürdürecek mi Tayyip Erdoğan?

        Anayasa, seçilen Cumhurbaşkanı’nın partisiyle ilişkisinin kesileceğini söylediği, teamüller de o yolda oluştuğu halde, pek çok gözlemci, bu soruya olumlu cevap veriyor. Bugüne kadar “Gerçekleştirilemez” denilenleri gerçekleştirdiği için aynı kanaati paylaşan çok...

        Nedense ben farklı düşünüyorum.

        Çankaya’dan güncel siyaseti etkilemenin onlarca yöntemi elbette vardır, yeni yöntemler de bulunabilir. Üstelik, Anayasa’nın Cumhurbaşkanı’nın yetkileriyle ilgili maddesi (m. 104), hükümete ve Meclis’e doğrudan müdahale kapısını hafiften açık bırakmakta...

        Tayyip Erdoğan gibi bir siyaset adamı, isterse, o kapıyı ardına kadar açmanın yolunu mutlaka bulacaktır.

        İsteyecek mi acaba?

        Kuşkumun sebebi, pratikte mümkün olsa bile, Cumhurbaşkanı seçildiği takdirde, Tayyip Erdoğan’ın gündelik gelişmelere her an müdahale eden bir konumda bulunmaktan uzak duracağı beklentimdir.

        Hem gerekli olmadığı için...Hem de öyle davrandığı takdirde, sonuçta kendisini de rahatsız edebilecek gelişmeler yaşanacağını görebilecek siyasi zekâya sahip olduğu için...

        Müdahale ihtiyacı birbirine ters konuşlanmış güçler arasında ortaya çıkabilir; oysa AK Parti iktidarda kaldığı sürece -Başbakan kim olursa olsun- Çankaya ile hükümet arasında eşgüdüm bulunacağı için, müdahaleye ihtiyaç kalmayacaktır.

        Sonuçta, “aktif” olmaya kararlı yeni Cumhurbaşkanı’nın da o konumunun getirdiği görevleri yerine getirmesi beklenir. Çankaya’da devletin iç ve dış sorunlarıyla meşgul, ülkeyi dünyanın dört bir köşesinde temsil edecek aktiflikte bir Cumhurbaşkanı’mız olacak.

        Bir an için, bazılarının beklediği gibi, hükümete başkanlık eden, partiyi de kerterizinde tutan türden bir Cumhurbaşkanlığı sergilediğini düşünelim... Cumhurbaşkanı olarak üzerine düşen görevleri aksatmadan yerine getirdiğini de varsayalım...

        Faydası var mı bunun?

        Zararı ise saymakla bitmez. En büyük zararı da, Türkiye gibi 150 yıldan uzun süredir sandığa gidilen ve vatandaşlarının “oy”un değerini bildiği bir ülkede, böyle bir görünümün, AK Parti ile hükümete bakışı olumludan olumsuza değiştirmesi ihtimalidir.

        Parti, Tayyip Erdoğan’ın siyasi projesinde en merkezi yerde bulundu bugüne kadar... Seçilirse, yine partisi, partisinin organizasyon gücü ve partililerin gönüllü çalışmaları sayesinde Çankaya’ya çıkacak... Çankaya’da rahat ve huzur içerisinde görevini yerine getirecekse, bunun için en önemli şart, AK Parti’nin iktidarda kalmayı sürdürmesidir.

        Herhalde koşan ve terleyen aktif bir Cumhurbaşkanı göreceğiz Çankaya’da, seçildiği takdirde; ancak edeceği Anayasal yemine sadık bir Cumhurbaşkanı olacaktır Tayyip Erdoğan...

        Kendisinden sonrası?

        Bu sorunun sıkça sorulmasının sebebi, “müdahaleci” olacağı kanaatidir Tayyip Erdoğan’ın... Müdahalecilik bir veri kabul edildiği için bu durumdan gocunmayacak adaylar üzerinde duruluyor; kendi iki ayağı üzerinde duracağına inanılan isimlere ise şans tanınmıyor.

        Öyle değil mi?

        Denklemden “müdahalecilik” verisini çıkarın, “Erdoğan sonrası”yla ilgili siyasi ortam tasavvurunu daha sağlıklı kurabildiğinizi göreceksiniz...

        Keşke kendisi bunun işaretini şimdiden vermeye başlasa... Seçilmesini daha da kolaylaştıracağına eminim...

        Diğer Yazılar