Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son bir ayda gelişen Türkiye-Rusya ilişkilerine dikkatli bir gözle bakıldığında, bugünlerin yaşanacağını kestirmek mümkündü. Nitekim, bir ay önce “Rusların Türk Akımı’nda anlaşma yok” başlıklı yazımda bu hususları gündeme getirmiştim. Aslında mesele doğalgaz pazarlıkları, boru hattı tartışmaları gibi görünse de gerçekler Suriye-Rusya ilişkilerinde saklıydı.

        Ruslar bölgedeki gelişmeleri, doğalgaz boru hattı projelerini, Ukrayna krizini ve Türk Akımı’nın Avrupa’ya uzanamamasını, Batı’nın uyguladığı ekonomik ambargolar kapsamında bir satranç oyunu gibi ele aldılar. Geçmişte kalan ve Putin’in söz vermesine rağmen hayata geçmeyen Samsun-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı projesi üzerinden iki ülke ilişkilerinin bugününü okumak mümkündü, ama okuyan oldu mu, bilmiyorum.

        Mesela, “Türk Akımı” projesini Rusya ciddi şekilde manipüle etti. Önce Türkiye’deki siyasi atmosferi bahane edip Türk Akımı’nın imzalanması için hükümetin kurulmasını beklediklerini söylediler. Sonra alınan seçim kararıyla, 1 Kasım tarihi Ruslar için mihenk taşı gibi gösterilmek istendi, ama kasım gelmeden maksat ortaya çıktı. Ve Türk Akımı’nın kapasitesini % 50 azalttıklarını açıkladılar. Kasıma kadar da bu proje bambaşka bir boyut kazanabilir.

        Halbuki asıl tartışma, doğalgazda varılan indirimin, Ruslar tarafından Türk Akımı’nın onaylanması için pazarlık masasına getirilmesiyle başladı. Türkiye bu şekilde pazarlığı kabul etmedi, Rusya da geri adım atmadı, yapılan ilginç açıklamalarla da mevzuyu tırmandırdı. Ayrıca Rusya, iki ülke arasındaki kontratlar gereği, Ocak 2015’ten itibaren mutabık kalınan doğalgazda % 10.25’lik indirimi uygulamadı. İki ülke ilişkilerini bozma, akabinde Türkiye’nin haklı gerekçeyle tahkime gitme pahasına Rusya, gazda indirimi yürürlüğe koymadı. Ama arada bir Rus makamlar “Anlaşmazlıklar çözüldü” şeklinde açıklamalar yaparak zamanı da iyi kullandılar.

        Bu bilgiler ışığında Suriye’de sınır ihlallerinin, tacizlerin de planlı Rusya atraksiyonu olduğunu söylemek mümkün. Artık bu aşamadan sonra Rus doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasını değil, her yönüyle Rusya-Türkiye ilişkilerini ele almak gerekiyor. Mersin Akkuyu Nükleer Santralı, Mavi Akım, Batı hattı üzerinden alınan gaz ve diğer tüm ilişkilerin gözden geçirileceği bir döneme girdik. Suriye’deki ve bölgemizde gelişecek olan hadiselere bu gözle bakmak gerekiyor.

        Ayrıca unutmayalım; Rusya, Yunanistan’ı “Türk Akımı”nda merkez (HUB) yapmak istiyor, Türkiye’nin doğalgazda yeni bir değere, güce kavuşmasını ise arzulamıyordu. Türkiye’yi koridor veya transit geçiş ülkesi olarak konumlandırıyor ve sadece Ukrayna üzerinden Türkiye’ye sattığı gazı garantiye almayı amaçlıyordu. Avrupa’ya gaz geçişi engellenince Rusya, Türk Akımı’ndan kendi yöntemleriyle vazgeçmek ve bölgede etkin olmak için taktikler geliştirmeye başladı.

        Diğer Yazılar