Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yaşadıklarımız ve yaşamakta olduğumuz şu günler bize çok şey öğretir umarım.

        Her gün, her saat öyle şeylere tanık oluyoruz ki, şaşırmamak mümkün değil.

        Akışı değiştirmek mümkün olmadığına göre tek yapacağımız şey her halde bunların tekrarlanmaması için bunlardan ders çıkarmak.

        Ben kendi hesabıma bazı şeyler öğrendim bile.

        Her sınavın adil olmadığını, her öğretmenin sadece öğretmek ve iyi bir nesil yetiştirmek gibi niyeti olmadığı, her imamın doğru rehberlik yapmadığı, önümüze sunulan her delilin gerçekleri yansıtmadığı gibi...

        Bir de her dost sandığımızın göründüğü gibi olmadığını.

        Dost derken, akraba, komşu, arkadaştan söz etmiyorum tabii ki.

        Klişeleşmiş şekli ile yıllardır “dost” ve müttefik” olarak tanıdığımız ülkelere gelmek istiyorum bir kez daha...

        Bunların sadece son bir-kaç günde samimiyet testinden nasıl çuvalladıklarına...

        Her halde bu ülkelerin her daim en yakınımızda görünen Almanya, Amerika, Avusturya olduğunu bir kez daha tekrarlamaya gerek yok...

        ***

        Şimdi bir de o dost ülkelerle olan ilişkilerimizi bir düşünün.

        Özellikle de ekonomik anlamda gayet sıkı-fıkı bir beraberliğimiz var.

        Dış ticaretimizin en fazla olduğu ülkeler bunlar.

        Ancak biz onlara 1 satıyorsak, onlar bize 5 satıyor.

        Yani verdiklerinin fazlasını götürüyorlar.

        Tıpkı kaşıkla verip sapıyla geri almak gibi.

        ***

        Bundan iki gün önce de benzer şeyleri yazdım.

        Ne yapıp-edip bu sahte dostlarla olan ilişkilerde güçlü olan olan taraf olmak zorundayız artık.

        Bunun yolu belli; onları kendimize muhtaç etmek.

        Zira özellikle Avrupa, tarımsal üretim açısından bizim kadar şanslı değil.

        Ama buna rağmen biz, on yıllar önce üretilmeye başlanmış yanlış tarım politikaları yüzünden neredeyse onlarla aynı duruma düşmüş durumdayız.

        Oysa kaynaklarımızı doğru değerlendirebilsek onları besleyebilecek duruma gelebiliriz.

        Bunun için çok da uzun zamana ihtiyacımız yok.

        Orta vadede doğru tarım politikaları ile bu gücü elde edebiliriz.

        Yeter ki, doğru hedeflerimiz, bu hedeflere uygun planlarımız olsun.

        Sadece tarımla sınırlı da değil bu coğrafyanın bize sunduğu ayrıcalıklar.

        Tek eksiğimiz bunları milli menfaatlerimize uygun değil, onların çıkarlarına uygun şekilde değerlendiriyor olmamız.

        Üzerinde yaşadığımız bu değerlerin farkına varsak var ya, bu sahte dostların hepsi mum gibi olur.

        Ne de olsa işin içinde kendi gelecekleri var.

        Yeter ki bizim ipimiz bizim elimizde olsun..

        Diğer Yazılar