Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Henüz 15 yaşındaydı...

        Kafasında hayalleri, çocuklukla genç kızlık arasındaki ince çizgi üzerindeki günlerini yaşıyordu yani...

        Yaşıtları günlerini lise sıralarında geçirirken üzerinde eğreti bir gelinlikle nikah memurunun karşısında buldu kendini...

        Gençliğin ne demek olduğunu, nasıl yaşandığını çözmeye çalışırken kucağında bir çocuğu vardı.

        Genç kızlığını yaşayamadan omuzlarına bir de annelik sorumluluğu yüklenmişti bir anda.

        Akranlarının lise diplomalarını kutladığı dönemde o kucağına ikinci bebeği almıştı bile.

        Ne olduğunu anlamayamadan çile ile dolu 5 yıl geçti.

        Şiddet, geçimsizlik ve mutsuzlukla dolu koskoca bir 5 yıl...

        20 yaşına geldiğinde çile dolu evlilik günleri bitmiş ama kucağında iki çocuğu ile öyle kala kalmıştı.

        Hiç genç kız olamadan 20 yaşında iki çocuk annesi bir dul olarak.

        ***

        Önünde koca bir hayat, kucağında iki çocuğun sorumluluğu.

        Pek çok insan için en kolay yol, yeni bir evlilikle bir başka kocanın himayesine girmekti.

        Zor olanı seçti.

        O, 15 yaşındayken kurduğu düşlerin peşinde koşmayı tercih etti.

        Tıp fakültesini kazanıp doktor olmaktı en büyük hedefi

        Önce lise diplomasını koydu cebine.

        Ardından harıl harıl üniversite sınavlarına hazırlandı.

        Herkes gibi dershaneye gidecek, özel ders alacak olanakları da yoktu.

        Dar olanaklarıyla edinebildiği tüm kaynakları kullanarak sınava girdi.

        Azimle hazırlandığı o sınav, hedefe giden yolda ilk kapıyı açtı ona.

        Hayal ettiği gibi tıp fakültesini kazanmıştı.

        ***

        Bütün bunlar sonu mutlu biten bir masal gibi değil mi?

        Oysa değil...

        Eğer bu azim öyküsünü Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği İzmir Şube Başkanı Tülin Erarslan’dan dinledim.

        Doğal olarak o genç kadının bugün ne yaptığını sordum önce.

        Hayatının 5 yılı çalınan o genç kadın şimdi Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 4. sınıf öğrencisi.

        Öğrenimini Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin sağladığı bursla sürdürüyor.

        Sadece o mu?

        Pek çok kimsenin adını bile duymadığı Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği bugün sadece İzmir’de benzer öyküleri olan 150 genç kızın eğitimlerini üstlenmiş durumda.

        Bunu da 50 gönüllü ile yapıyorlar.

        Oysa okuyabilmek, topluma yararlı birey olmak istediği halde imkan bulamadıkları için kaderine razı olmak zorunda olan o kadar çok kızımız var ki...

        ***

        Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği bu anlamda önemli bir sorumluluk üstlenmiş.

        Yaptıklarını yazmaya kalksam sayfalar yetmez.

        Hedefleri de çok büyük.

        İstiyorlar ki, tüm genç kızlarımız okusun, topluma faydalı bireyler olsunlar.

        İstiyorlar ki, bilinçli anneler topluma yararlı çocuklar yetiştirsinler...

        Böylesine kutsal amaçları olan bu dernek sizce desteği hak etmiyor mu?

        Hem de en alasını hak ediyor...

        Ben sadece genç kızlarımıza, geleceğimize katkıda bulunmak isteyenlere bir hatırlatayım istedim.

        Diğer Yazılar