Birleşme zamanı

Süper Lig öksüzü İzmir, Göztepe’nin play-off’a kalmasıyla birlikte futboldaki büyük hasretini giderme adına son yıllardaki en büyük fırsatı yakaladı.

Eğer Göztepe Boluspor’la oynayacağı iki maçtan da yüzünün akıyla çıkarsa, adını finale yazdıracak.

Son 90 dakikayı da kazanmayı başarırsa, ver elini Süper Lig.

Böyle bir sonuç, böyle bir başarı sadece Göz-Göz’ün değil, tüm İzmir’in Süper Lig hasretinin de sonu olacak.

Bu hasretin sona ermesi için önümüzde topu topu 3 tane maç var...

*

Sonuç sadece iki takımın sahadaki mücadelesiyle şekillenmiş olsa bu iş kolay. Kendini toparlamış bir Göztepe işi bitirirdi.

Ama durum hiç de öyle değil. Keşke de öyle olsaydı. Madalyonun bir de öbür yüzü var.

Kentler için o kentin temsilcisinin Süper Lig’de oynuyor olması son derece önemli bu ülkede. Dolayısıyla bazı kentlerde Süper Lig’e giden yolda tüm imkanlar seferber ediliyor.

Para, siyasi güç, hakem ve Futbol Federasyonu’na baskı, yani aklınıza gelebilecek her türlü yöntem var bu işin içinde.

Yeter ki, o kentin takımı Süper Lig’de yer alsın.

*

Geçmişte bunun çok örneklerini gördük. Bakanıyla, vekiliyle, idari ve mülki erkanıyla yapılan güç gösterileriyle hakemlerin etki altına alınarak veya başka yöntemlerle bazı maçların saha dışı faktörlerin istediği şekilde bitirildiğini bilmeyen var mı?

*

Göztepe önümüzdeki maçlarını işte bir bir ortamda oynayacak.

İzmir’e düşen görev, bu kentin Süper Lig yolundaki tek temsilcisi Göztepe aleyhinde oluşabilecek ortamı yok etmek. Yani birleşerek Göztepe’ye destek vermek.

Parti ayırımı yapmaksızın tüm milletvekillerinin, İzmir Valisi’nin, Büyükşehir Belediye Başkanı’nın ilçe başkanların ve tüm dinamiklerin her türlü kaygılarını bir yana bırakarak kalan 3 maç için Göztepe’ye destek vermesi şart.

Öyle laf olsun diye tribünde yer almak anlamına değil.

Kalben, imkanlarını kullanarak.

Ancak İzmir’de bu birlik sağlanırsa Göztepe rakipleriyle eşit koşullarda mücadele etme şansı bulacak.

Anadolu bunu hep yapıyorsa, İzmir neden yapmasın?