Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geride bıraktığımız 2012, uluslararası finans dünyasında yolsuzluk skandalları yılı olarak anılacak. Yıl boyunca bankacılık, finans alanında dev yolsuzluklar açığa çıktı. Bunlardan LIBOR skandalı, dünyanın en büyük finansal yolsuzluğu olarak tarihe geçecek. Londra’da dev bankalar tarafından günlük olarak tespit edilen bir faiz oranı olan LIBOR’un, bankaların çıkarına göre ortak bir tezgâhla belirlendiği ortaya çıktı. Tüm dünyaya yutturulanın tersine ortada bir “serbest rekabet” değil bir “serbest soygun” vardı.

        LIBOR, tüm dünyada uzun vadeli faiz sözleşmelerinde temel gösterge olarak kullanılıyor. LIBOR’a dayalı sözleşmelerin boyutu tüm dünyanın toplam gayri safi gelirinin onlarca katını buluyor. Bu da

        tezgâhın, soygunun ne kadar büyük olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin sadece ABD’deki kamusal mortgage kuruluşlarının uğradığı zararın 3 milyar doları bulduğu hesaplanıyor.

        Yolsuzlukta aşırı büyük finans kuruluşlarının başı çekmesi pek de sürpriz olmadı. Açığa çıkan yolsuzlukların bir kısmına ilişkin soruşturmalar sürüyor, bir kısmı sonuçlandı ve yolsuzluğa karıştığı tespit edilen bankalara çeşitli cezalar verildi. Yaptıkları açığa çıkan bazı bankalar ise daha soruşturma

        aşamasında anlaşma yoluna giderek istenen cezaları ödeme yoluna gittiler.

        Yıl boyu açığa çıkan yeni yolsuzluk skandalı haberlerine ve bankaların yüz milyonlarca dolarlık cezalara çarpıtıldığını okuduk durduk. İşin ilginç yanı yolsuzluk yaptığı açığa çıkan ve hatırı sayılır cezalar ödeyen bankaların hisseleri borsalarda iyi prim yaptı. Örneğin S&P-500 Endeksi 2012’de yüzde 11.5 yükselirken, banka hisselerinin endeksindeki artış, bunu rahatlıkla ikiye katlayarak yüzde

        26’yı buldu. Bu banka endekslerinin son yıllardaki en iyi performansı oldu.

        İşte yolsuzlukların borsalarda nasıl ödüllendirildiğine birkaç örnek:

        LIBOR tezgâhına bulaşan İsveç bankası UBS, anlaşmak için tam 1.5 milyar dolar ceza ödemeye razı oldu. Bankanın eski elemanlarından bazıları tutuklandı. Bankanın Japonya kolu kriminal bir olaya karışmaktan suçlu bulundu. Ama UBS hisseleri yılı yüzde 33 getiriyle kapatıyor.

        LIBOR skandalının baş aktörlerinden İngiliz Barclays Capital, 450 milyon dolar ceza ödemeyi kabul etti, yönetim kurulu başkanı ve CEO’su istifa etti. Ama hisse senedinin yıllık getirisi yüzde 50’yi aştı.

        Londra’da kredilere dayalı türev ürünler piyasasında patlak veren büyük yolsuzluğa karışmakla suçlanan JP Morgan Chase‘nin hisselerinin yıllık getirisi yüzde 34’ü buldu.

        JP Morgan Chase ile aynı yolsuzluğa karışan Bear Stearns‘in hisseleri, olaydan sonra yüzde 20 yükseldi.

        Sattıkları mortgage tahvilleri hakkında yanıltıcı bilgi vererek müşterilerini zarara uğrattıkları ortaya çıkan ve JP Morgan ile birlikte 400 milyon dolar cezaya çarptırılan İsviçreli Credit Suisse’in hisseleri, olaydan sonra yüzde 17 yükseldi. Ancak hisseler yılı yüzde 7 getiri ile kapatıyor.

        Goldman Sachs eski yönetim kurulu üyesi Rajat Gupta, insider trading yolsuzluğundan mahkûm oldu. Eski yöneticilerden Greg Smith, müşterilerini soyduklarını itiraf etti. Buna karşın Goldman Sachs hisseleri yılı yüzde 41 getiriyle kapatıyor.

        Bilanço makyajıyla 12 milyar doları bulan zararını gizlemekle suçlanan Alman Deutsche Bank hisselerinin yıllık getirisi yüzde 15’i aştı.

        Kara para aklamakla suçlanan İngiliz HSBC, tam 1.9 milyar dolar ceza ödemeyi kabul etti. Ama banka hisselerinin 2012 yılı getirisi yüzde 39’u buldu.

        HSBC gibi kara para aklamakla suçlanan İngiliz Standard Chartered hisseleri ise yılı yüzde 16 getiri ile kapatıyor.

        Finans kesiminde yaşadığımız bu çarpık durumun bir nedeni, sistemin kâr hırsı üzerine kurulu olması. Ancak merkez bankaları da bankalara neredeyse sıfır faizle sürekli para pompalayarak sorumluluğa ortak oldu.

        Diğer Yazılar