Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BIRILERININ acilen bu ülkede yaşayan insanlara, ‘ırkçılığın’ ve ‘ayrımcılığın’ ne olduğunu anlatması ve öğretmesi şart...

        Mesela Bodrum’da sahile vuran Suriyeli minik Aylan’ın cansız bedenine bakarak Twitter’da hisli mesajlar yazıp gözyaşı dökenle, “Taksim Meydanı Arap dolmuş! Ortam leş gibi yürünmüyor bile... Arabistan’a çevirdiler ülkeyi!” diyen aynı kişi!

        Şimdi bu adama, “Irkçı mısınız?” diye sorsan avazı çıktığı kadar “Hayır” diye bağıracaktır...

        Haksız da sayılmaz doğrusu. Çünkü ‘ırkçılığın’ ne olduğunu bilmediğinden ‘ırkçı’ olduğunu da bilmiyor! Tıpkı, Drogba’ya ‘muz’ gösteren, Bienvenu için, sevimli olduğunu düşünerek, “Gündüz saat satar / Gece maça çıkar / Semti Eminönü / Henri Bienvenu” diye tezahürat yapan taraftar gibi...

        GÖÇMENLERİ SAVAŞ GEMİSİYLE DURDURUN

        Doğrusu bu durum sadece bizde böyle değil! Avrupa’da birçok ülkede de aynısı yaşanıyor... Son birkaç aydır çığ gibi büyüyen ‘göçmen’ akını her ülkede ayrı derecelerde olsa da Avrupa’da da ırkçılıkla ilgili tartışmalara neden oluyor.

        İngiliz The Sun Gazetesi’nin yazarlarından Katie Hopkins’in, göçmenleri durdurmak için savaş gemisi gönderilmesini istediği twit’i Kraliçe’nin ülkesinde kıyamet koparmıştı geçenlerde... Yüzde 75’ten fazla insanın hayatlarının hiçbir döneminde ‘ırkçı önyargılarla hareket etmediğini’ söylediği bir ülkenin en çok satan gazetesinde, Katie Hanım nisan ayında köşesinde, “Bana suda yüzen vücutlar, bana üzgün üzgün bakan ve zayıf insanlar gösterin... Yine de umurumda değil” diye yazıyordu.

        İşte bu Sayın Hopkins’in gazetesi, Bodrum’da sahilde cesedi yatan Aylan’ın fotoğrafını basıp bu dramı sonlandırması için Başbakan David Cameron’ı göreve çağrıyordu önceki gün... Ve o günün akşamı ‘savaş gemili’ twit’i gazetenin resmi Twitter hesabından ‘görünmez eller’ tarafından siliniyordu...

        BBC THREE’NİN YENİ SEZON TEMASI

        ‘IRK’ Dedim ya ‘ırkçılığın’ ne olduğunu bilmemek bize özgü bir şey değil! Ama en azından İngilizler ‘Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp’ diyerek bu konuyu anlamak için çabalıyor. İşte tam da bu yüzden devlet televizyonu BBC Three geçtiğimiz günlerde başlayan yeni sezonu ‘Irk Sezonu’ ilan etti...

        Önümüzdeki birkaç ay boyunca BBC Three yapımcıları Britanya’da ‘ırkçılık’ ve ‘cinsiyetçilik’ ne durumda anlamak için bütün ülkeyi karış karış gezecekler. Bunlar arasındaki en çarpıcı program ‘Is Britain Racist?’ (Brintanya Irkçı mı?).

        Britanya’daki ‘ırkçılık gerçeğine’ ayna tutmak amacıyla programın değişik ırklardan muhabirleri, ‘gazeteci kimliklerini gizleyerek’, çeşitli kentlerde insanların arasına karışıp, halkın hâlâ ‘derilerinin rengi nedeniyle’ insanları aşağılayıp aşağılamadıklarını, evlilikten işe almaya kadar ırkçılığın sosyal ilişkilerine ne kadar etki ettiğini araştırıp ekrana taşıyacaklar...

        BBC Three’yle ilgili haberi okurken aklıma, Drogba’ya muz gösteren adamı yanına alıp, “Drogba’ya göstermemiş. Midesi rahatsız olduğu için muz yiyormuş!” diye basın toplantısı yapan kelli felli adamlar geldi aklıma... Hemen ardından da “Bizde neden böyle programlar yapılmıyor?” sorusunu zihnimden uzaklaştırıp uzay boşluğunda bir kara deliğe yolladım sessizce...

        O GÜN ‘IRKÇILIĞIMIZ’ DA KIYIYA VURDU

        ‘Günün modası’ Suriyeli Aylan için üzülmek olduğundan sosyal medyada ‘ağdalı sözler’, ‘iç parçalayan aforizmalar’ döktürenler için dün Cem Yılmaz’ın abisi Can Yılmaz Twitter’da “Naçizane fikrim” diyerek şunları yazmıştı:

        “’Denizi olmayan ülkenin denizde ölen bebeği’ yazıp vicdan rahatlatıyorsunuz ya, aslında umurunuzda değil, zira Suriye’de deniz var kardeşim. Gerçekten ilgilenseydiniz bunu bilirdiniz. Gerçekten içiniz yandıysa kafiyeli mesajlar, dokunaklı akrostişler yazmazdınız. Gerçekten kanınız donduysa RT yaptığınız yazıyı tekrar tekrar okurdunuz. Kısacası, üzülür bunu reklam etmezdiniz.”

        Derdim, Aylan için ‘hislenenler’ değil!

        Tepeden tırnağa ‘ırkçılıktan’ dokuduğu ‘önyargılarıyla’ iki Arap turist görünce tüyleri diken diken olan, trafik ışıklarında arabasına yaklaşan Suriyeli çocuğa, ‘hıyarcıklı veba virüsü’ymüş gibi davranıp aynı günün akşamı “Denizi olmayan ülkenin denizde ölen bebeği” diye ‘vicdan detoksu’ yapan ırkçılığından habersiz ‘ırkçı ırkçı’ yaşayan insanlarla derdim... O gün o sahilde sadece küçük bir çocuğun cesedi değil, hepimizin ‘gizli ırkçılığı’ da karaya vurdu bir parça... Beğensek de beğenmesek de bu böyle, üzgünüm...

        Diğer Yazılar