Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Deprem bölgesinde bana en çok dokunan ve beni en çok öfkelendiren sahnelerden biriydi. Maraş’ta enkaz altından canlı kurtarmaya çalışılırken, “ses geldi, bir ambulans daha çağırın” dedi kurtarma ekibinden biri.

        Öfke ve çaresizlik içinde telefonla uğraşan arkadaşı cevap verdi, “telefon çalışmıyor…”. Ettiği küfrü de çok yazmak isterdim...

        5. günde Hatay’da da şahit oldum bu manzaraya.

        Bundan daha kötü, daha öfke uyandıran bir durum olmaz bana göre.

        TELEFON YERİNE KOŞARAK HABERLEŞME

        Maraş Belediye Başkanı üçüncü gün, derme çatma bir odada afetle uğraşırken, uykusuz gözlerini öfkeyle açıp, cep telefonunu gösterdi, “ya şu hale bak telefonlar çalışmıyor hala, enkazdan enkaza adam koşturuyoruz haberleşmek için. Sabit hatlar da çalışmıyor. Rezaletin içindeyiz. İşimiz telefonlar çalışmadığı için % 40 ağırlaştı.”

        Malatya’da, kriz merkezinde telefon tam çekmediği için herkes bağıra bağıra konuşmaya çalışıyordu ama çoğu sonunda galiz bir küfür edip masaya fırlatıyordu cep telefonunu.

        On gün boyunca, tam on gün boyunca bu sorun yer yer devam etti.

        Gittiğim her şehirde aynı şikayet aldım, zaten kendi telefonum da çalışmadı.

        Her canlı yayında söyledim, ilgilisini aradım, bakanlara söyledim.

        Çözmediler, beceremediler.

        ACABA İSTİFA EDEN OLDU MU?

        Van, Elazığ depremlerinde, Bozkurt’taki sel felaketinde, Ege ve Akdeniz’deki orman yangınlarında hep aynı şey oldu. GSM şirketleri çöktü. Çalışmalar aksadı.

        Buna rağmen altyapılarını geliştirmemişler, yatırım yapmamışlar ve kriz planları oluşturmamışlar. Devlet de bunları denetlememiş, uyarmamış.

        Birbirilerinin baz istasyonlarını kullanmaya bile izin vermiyorlar.

        Afet zamanı bile bu olmadı.

        Acaba diyorum on gün boyunca bizi kahreden iletişim skandalına imza atan Turkcell, Vodafone, Türk Telekom yetkililerinden biri istifa etmeyi düşündü mü?

        Düşünmemişlerdir. Devlette çalışan görevlilerin hiçbiri hatasının olduğunu düşünmediği gibi, özel sektör de düşünmüyor. Neden istifa etsinler ki? O inanılmaz maaşları başka hiçbir yerde alamazlar.

        BTK BAŞKANI VE İGLİLİ BAKAN YARDIMCISI SORUMLULUK HİSSEDİYOR MU?

        GSM şirketlerinin neredeyse tüm faaliyetlerini, çalışma biçimlerini düzenleyen ve denetleyen bir kurum var Türkiye’de. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK).

        Bu kurum da Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı olarak çalışıyor.

        Eski BTK Başkanı Ömer Fatih Sayan, şimdi bakan yardımcısı olarak yine kurumu yönetiyor. Dolayısı ile BTK Başkanı Ömer Abdullah Kargözoğlu ile beraber Fatih Sayan’ın de GSM operatörlerinin çöken hizmetini denetleyen isim.

        Bu iki isimden GSM şirketlerine güçlü bir denetim ve hataları varsa güçlü bir yaptırım uygulamasını bekliyoruz.

        Ancak bu biraz mümkün değil. Zira Bakan Yardımcısı Fatih Sayan, aynı zamanda GSM şirketi de olan Türk Telekom’un yönetim Kurulu Başkanı. Kendi kendine ceza vermesini beklemiyorsunuz sanırım?

        TWITTER’A YAPTIRIM OLDU, PEKİ GSM ŞİRKETLERİNE ?

        Fakat söz konusu Twitter’ı kapatmak olduğunda BTK depremin ikinci günü bunu gözünü kırpmadan yaptı. Onca insan deprem bölgelerinde sesini sosyal medyada duyururken yaptı bunu. İnanamadım. Twitter sorumluluklarını yerine getirmiyormuş, ondan yapmış.

        Peki her şeyini denetlediğiniz ve sorumlu olduğunuz GSM şirketleri, sorumluluklarını yerine getirdi mi?

        Onlara bir şey yaptınız mı? Hayır.

        Peki istifa etmeyi düşünür müsünüz? Hayır.

        Peki özür dilediniz mi? Hayır.

        ARPALIK GÖRÜLEN YERLER

        Türk Telekom ve Turkcell ticari şirketler gibi değil, siyasetin etki alanına girmiş iki kurum halinde maalesef. Burada yönetim kurulu üyesi olmak, burada yönetici olmak için bakanlar, çok nüfuzlu kişiler çok ciddi kavgalar verdi, hala da veriyor.

        Çünkü para çok, reklam çok, sponsorluk gücü yüksek.

        Rekabetçi piyasanın reel şartlarına göre hareket eden kurumlar olmaktan çıktılar artık. Ne liyakat ve ehliyetli insanlar seçiliyor ne de iyi yönetiliyor.

        Afet ülkesinde, defalarca sistemleri çökmesine rağmen, kendilerini afete hazırlamamış kurumlardan ne bekleyebiliriz?

        Ama şatafatlı binalarına, afili reklamlarına bakarsanız, dünyanın en iyi kurumları sanabilirsiniz.

        Oysa görünenle sahadaki gerçek öyle değil.

        “ÖLÜMLERDEN ONLAR DA SORUMLU DİYE YAZIN”

        Deprem anında kopan iletişimden o kadar çok dert yandım ki, her yayında söyledim.

        Maraşlı bir afetzede bunları izlemiş. Onun da canı yok yanmış anlaşılan, şunu söyledi bana: “Bu telefonlar çalışmadı ya, bunu yazacaksan başlık şöyle deyin: GSM şirketleri, bu insanların bir kısmı sizin yüzünüzden öldü.”

        Bu başlığı koymayı düşünmedim değil.

        Diğer Yazılar