Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FESTİVALİN merakla beklenen filmlerinden, yarışmanın favorileri arasında gösterilen ‘Kuzu’nun galası salı gecesi yönetmen Kutluğ Ataman’ın katılımıyla yapıldı. Köy filmi algısına çok uygun resimlerle başlayan ama özellikle ‘büyümüş de küçülmüş’ Vicdan karakterinin bir köylü kızının ağzından duymaya alışmadığımız cümleleriyle birlikte farklı mizah anlayışının ilk işaretlerini veren ‘Kuzu’, galasında seyirciden çok olumlu tepkiler aldı. Yer yer alkışlar ve kahkahalarla geçen gösterimin ardından film uzun süre alkışlandı.

        KUZU

        FİLM, yoksul olmalarına rağmen oğlunun sünnet düğününü yapmaya kararlı olan Medine ile sorumsuz ve kaypak kocası İsmail’in öyküsünü anlatıyor. Ataman filmde, şehre gelip erkekleri baştan çıkartan fahişe gibi tanıdık klişeleri, alkolik sünnetçi ya da faizci muhtar gibi karikatürize tipleri gerçekçi olduğu kadar şaşırtıcı ve etkileyici kadın karakterlerle yan yana getiriyor. Erkek kardeşi Mert’i ‘Seni kesip yiyecekler’ diye kandıran küçük Vicdan dahil olmak üzere filmdeki farklı kuşaktaki tüm kadınlar ne istediklerini bilen, mizah duygusuna sahip, güçlü karakterler. Ataman sanki ‘Kuzu’yu, tuttuğunu koparan bu duyarlı, akıllı kadınların hayatı nasıl değiştirebileceklerini, erkeklerin dünyasıyla nasıl baş edebileceklerini göstermek için çekmiş. Klişelerin beklenmedik yeniliklerle aynı çatı altında buluştuğu film; mizah anlayışı, hem masalsı hem gerçekçi özellikleri, mitolojik ve psikolojik göndermeleriyle bence Türkiye sineması için alternatif bir köy filmi olmuş. Ayrıca babası tarafından ‘pişirilip yenilmemek’ için kuzu arayan ve bu arada sünnet travmasıyla baş etmeye çalışan küçük Mert’in de anahtar bir karakter olduğunu belirtelim. ‘Kuzu’ kuşkusuz yarışmanın en iyilerinden biri. Oyunculuk ödüllerinde öne çıkacak filmlerden biri olacağını da tahmin ediyorum.

        Filmin notu:7

        KUMUN TADI

        MELİSA Önel, senaryosunu Feride Çiçekoğlu ile birlikte yazdığı filmde deniz kıyısındaki bir sınır kasabasında yaşayan ve yurtdışına mülteci kaçıran Hamit’in öyküsünü anlatıyor. Filmin ilk dikkat çeken sorunu öyküye girilmekte gecikilmesi ve dramatik çatışmaların ikinci bölümde ortaya çıkması. Buna karşılık Önel, kasvetli bir kış ışığı altında, karakterlerini yakından takip ettiği sallantılı kamerasıyla kayda değer sinema anları yakalıyor. Son 30 dakikadaki mülteci öyküsünün ilginç olduğu da kesin. Ama oraya kadar futbol tabiriyle adeta ‘orta sahada top çevriliyor’. Hamit de açıkçası ne istediğini bilmediğimiz hedefsiz bir karakter. ‘Lost’ dizisiyle tanınan Mira Furlan’ın oynadığı Denise başta olmak üzere diğer karakterlerin de iyi geliştirilemediğini düşünüyorum. Filmden akılda kalan en önemli şey ise karanlık atmosfer duygusu ve bazı imajlar.

        Filmin notu:5

        Çekmeköy Underground

        AYSİM Türkmen kültürel ve toplumsal çelişkilerin keskin bir biçimde yaşandığı Çekmeköy’de geçen bir gençlik hikâyesiyle geldi karşımıza. Öykü kendi kurdukları derme çatma bir stüdyoda müzik yarışmasına hazırlanan ve suçtan uzak duran gençler üzerine... Türkmen, belli ki klişelerden uzak durmaya özen göstermiş. Kötü adamlar, kan ve şiddet yerine gençlerin içindeki öfkeye odaklanmış. Buna karşılık karakterler ‘öfkeli gençler şablonu’nun ötesine geçip birey olarak karşımıza çıkamıyorlar. Öte yandan, Türkmen’in görsel açıdan filmini çok iyi planladığı görülüyor. Geniş ekran formatında karakterleri çok yakından takip eden kamera sık sık cam, pencere, ayna ve sudaki yansımalara çevriliyor. Bölgede yükselen yeni siteler arka fonda küçük oranlarda gösteriliyor. ‘Çekmeköy Underground’ kayda değer sosyolojik gözlemler içerse de ne yazık ki çarpıcı ve akılda kalıcı olamıyor: senaryosundaki sorunlar nedeniyle hikâye anlatımında da sorunlar içeriyor.

        Filmin notu:5.5

        Diğer Yazılar