Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu hafta gösterime giren “Sils Maria ve Perde” tiyatro ve tiyatrocular üzerine çekilen filmleri getirdi aklımıza. İçinden tiyatro geçen sayısız filmin arasından daha çok prova ve oyun sürecine odaklanan öykülere odaklandık

        Olmak ya da Olmamak 1942

        (To Be or not to Be) Yönetmen: Ernst Lubitsch

        Adını tiyatro tarihinin en ünlü tiradından alan film, Nazi işgali sırasında Polonya’da direniş hareketine sızmak isteyen Alman casusuna karşı harekete geçen bir tiyatro grubunun öyküsünü anlatıyor. İşgal öncesinde eşi Maria Tura (Carole Lombard) ile Hitler karşıtı oyunlar sahneleyen Joseph (Jack Benny) Nazi kılığına girmek zorunda kalıyor. Sinema tarihinin savaş temalı en iyi komedilerinden biri. 1983’te yenisi çekildi ama ilki hâlâ bir klasik.

        Perde Açılıyor 1950

        (All About Eve) Yönetmen: Joseph Mankiewicz

        Hırs, rekabet ve ihanet üzerine bir Hollywood klasiği. Genç Eve (Anne Baxter), tecrübeli ve ünlü tiyatro aktrisi Margo’ya (Bette Davis) kendini sevdirerek onun özel asistanı olur. Gizli arzusu ise onun yerine geçmektir. Sinsi ve uzun vadeli bir planı vardır. 6 Oscar kazanan ve Amerikan popüler kültürüne damgasını vuran yapım, yüzlerce filme daha ilham kaynağı oldu.

        Yapımcılar 1967

        (The Producers) Yönetmen: Mel Brooks

        İflasın eşiğine gelmiş bir Broadway yapımcısı, muhasebecisinin önerisiyle açılış gecesinden batacak bir oyun hazırlamaya karar verir. Hitler’le ilgili son derece kötü bir oyun bulur; başarısız bir yönetmen ve yeteneksiz bir başrol oyuncusuyla anlaşır. Plan mükemmeldir ama ilk gece seyirci o kadar eğlenir ki, oyun bir hite dönüşür. Tiyatronun cilveleri üzerine defalarca seyredilebilecek nefis bir komedi.

        Kumpanya 1975

        (O Thiasos) Yönetmen: Theo Angelopoulos

        Yunanistan’da dolaşan gezici bir tiyatro kumpanyasının 1939 ile 1952 yılları arasında geçen öyküsünde asıl amaç, seyirciye Yunan tarihinin kırılma noktalarını göstermek. Faşist diktatörlük, İtalyanlara karşı savaş, Nazi işgali, direniş, özgürlük ve iç savaştan görüntüler izlerken grup üyelerinin kendi içlerinde yaşadıkları çatışmalara da şahit oluyoruz. 230 dakikalık bu politik film, dakikalarca süren plan sekanslarıyla da ünlü.

        Moliere 1978

        (Moliere) Yönetmen: Ariane Mnouchkine

        260 dakikalık film, gelmiş geçmiş en büyük oyun yazarlarından komedi ustası Moliere’in gerçekte kim olduğu sorusundan yola çıkıyor ve bir sanatçı olarak hayat hikâyesini anlatıyor. Kurduğu tiyatro grubunun serüvenlerini izlerken Moliere’in evliliğine, aşklarına ve otoriteyle olan mücadelesine de tanık oluyoruz. Tiyatroseverlerin arşivinde olmayı hak eden önemli bir film.

        Montreal’li İsa 1989

        (Jesus de Montreal) Yönetmen: Denys Arcand

        Katolik Kilisesi adına İsa’nın çarmıha gerilmesini anlatan bir oyun sahnelemek üzere anlaşan ama Kutsal Kitap’ta yazılanların ötesine geçen Daniel ve tiyatrocu arkadaşlarının öyküsü... Kanadalı usta yönetmen Denys Arcand, Daniel ile İsa’nın hikâyesi arasında paralellikler kurarken dinin anlamını sorguluyor ve keskin bir tüketim toplumu eleştirisi getiriyor.

        Oyunun Oyunu 1992

        (Noises Off...) Yönetmen: Peter Bogdanovich

        Michael Frayn’in tiyatro oyunundan uyarlanan film, sahnedeki oyun kadar kuliste yaşananları da yansıtan dinamik bir komedi. İlk perdeyi genel provada, ikincisini açılış gecesinde, üçüncüsünü ise turnede seyrediyoruz. Kulisteki sorunlar, çatışmalar ve bunların sahneye yansıması oyunun kendisinden daha eğlenceli ve komik. Oyununu umutsuzca ayakta tutmaya çalışan yönetmende Michael Caine yine çok iyi.

        Bullets Over Broadway 1994

        Yönetmen: Woody Allen

        1920’li yılların sonlarında New York’ta iş bulmakta zorlanan sol görüşlü genç yazar (John Cusack), oyununun sahnelenmesi karşılığında bir mafya babasının yeteneksiz sevgilisini (Jennifer Tilly) başrolde oynatmak zorunda kalır. Bu arada, provaları izleyen çete elemanı da işlere burnunu sokmaya başlar. Woody Allen’a yakışan harika bir “sahne arkası komedisi”.

        Âşık Shakespeare 1998

        (Shakespeare in Love) Yönetmen: John Madden

        Shakespeare’i, tümüyle hayali bir öyküde genç ve yakışıklı bir âşık olarak gösteren bu romantik komedi, 7 Oscar kazandı. Sıkıcı ve ağır dönem filmlerine alternatif olarak çekilen film, Shakespeare’in (Joseph Fiennes) kendisine hayran olan Viola (Gwyneth Paltrow) ile gönül ilişkisini, “Romeo ve Juliet”in yazım süreciyle paralel olarak anlatıyor ve Shakespeare seven, sevmeyen herkese hitap ediyor.

        Sezar Ölmeli 2012

        (Cesare deve morire) Yönetmen: Paolo ve Vittorio Taviani

        Berlin’de Altın Ayı Ödülü’nü kazanan film, İtalya’da Rebibbia Hapishanesi’nin mahkûmlarıyla çekildi. Çoğu İtalyan mafyasından gelen mahkûmları, Shakespeare’in “Jül Sezar” adlı oyununun provalarını yaparken seyrediyoruz. Provalar dışındaki hayatlarından çok az şey gösterilse de oyun aracılığıyla herkesin kendisiyle yüzleştiğini hissediyoruz. Tiyatro sanatının doğasıyla ıslah edici gücünü soğukkanlı bir üslupla anlatan belgesel tadında bir film.

        Diğer Yazılar