Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Nefesim Kesilene Kadar” tekstil atölyesinde çalışan genç bir kızın sıcak bir yuva özlemini, gerçekçi ve sade bir üslupla anlatıyor. Emine Emel Balcı’nın yazıp yönettiği filmde, başroldeki Esme Madra da çok iyi bir performans çıkarıyor

        DÜŞÜK ücretlerle geçinmeye çalışan insanlar, yerli filmler ve dizilerde hep aynı şablonlar içinde geliyorlar karşımıza. Bir filmin ana karakteri olabilmeleri için ya üst sınıftan biriyle gönül ilişkisine girmeleri ya da sınıf atlamaları gerekiyor. Buna karşılık, işçi sınıfını kendi gündelik gerçekliği içinde gözlemeye ve anlamaya çalışan filmlerin sayısı çok az. Sözgelimi Erdem Tepegöz’ün 3 yıl önce seyrettiğimiz “Zerre”si tüm dramatik fazlalıkları bir yana bırakıp sadece iş bulmaya çalışan bir kadının geçim mücadelesine odaklanıyordu. Emine Emel Balcı’nın yazıp yönettiği “Nefesim Kesilene Kadar” ise iş bulma ve geçim derdinden daha farklı bir mücadeleyi getiriyor karşımıza.

        ‘TERS KÖŞE’YE YATIRIYOR

        Bir tekstil atölyesinde “ortacı” olarak çalışan Serap’ın (Esme Madra) yegâne amacı, babasıyla bir eve çıkmaktır. Bunun, başını sokacak ev ya da kendine ait oda bulmanın ötesinde bir özlem olduğunu anlamakta gecikmeyiz. Ablası ve eniştesiyle yaşadığı evde geçen sahne her şeyi özetler: Çantasını ve ceplerini boşaltmasına rağmen eniştesi, ablasının gözleri önünde Serap’ın üstünde elleriyle para araması yapar. Dolayısıyla, Serap’ın özlemini çektiği sadece bir ev değil, sıcak bir aile yuvasıdır. Arzusuna ulaşmak ve uzun yol şoförlüğü yapan babasını (Rıza Akın) ikna etmek için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdır... Ancak olaylar farklı yönde gelişir ve ilk bölümde tam bir duygu birliği kurduğumuz Serap beklenmedik hamleleriyle seyirciyi “ters köşe”ye yatırır.

        GERÇEKÇİ, SAKİN AMA İDDİASIZ

        “Nefesim Kesilene Kadar”ın en sevdiğim yanı, Serap’ın kötücül bir karaktere, bir tür anti-kahramana dönüşmesini inandırıcı ve doğal bir biçimde yansıtması oldu. Serap, en yakınındaki insanlara olan güvenini kaybettikçe bencilleşiyor. Yaptığı kötülüklerin kökeninde sadece kendini ve çıkarlarını koruma arzusu değil, insanları cezalandırma isteği de ağır basıyor. Özlemini çektiği sevgiyi ve dürüstlüğü bulamadıkça acımasızlaşıyor. Çalıştığı atölyeye yeni gelen kıza olan sevecen yaklaşımı asıl meselesinin kendisine acı çektirenlerle olduğunu gösteriyor.

        Filmin zayıf yanı, Serap’ın nereye varmak istediği ya da hangi noktaya geldiğini tespit etmek konusundaki isteksizliği. Yazar - yönetmen Emine Emel Balcı sıcak bir yuva ve şefkat özlemi içindeki kedinin, avlanmasını bilen bir yırtıcıya dönüşme sürecini daha net anlatsa, dönüşümü daha açık tanımlasa “Nefesim Kesilene Kadar” bence daha çarpıcı bir film olabilirdi. Bu haliyle, belki daha gerçekçi, sakin ama aynı oranda da iddiasız kalıyor. Öte yandan, başta hareketli el kamerası, kadrajlar, atmosfer ve oyuncu yönetimi olmak üzere Balcı’nın yönetmen olarak iyi bir iş çıkardığı kesin. Oyunculuklarda aksayan tek kişi yok. Esme Madra, acımasızlaştıkça güçlenen Serap karakterinde sade, ikna edici ve filmi sürükleyen bir performans çıkararak üstüne düşeni fazlasıyla yapıyor.

        Filmin notu: 6.5

        Diğer Yazılar