Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Neredeyse her hafta en az bir tane yerli güldürü filminin gösterime girdiği bir dönemdeyiz. Yerli komedinin gişenin kralı olduğu şu günlerde biz de 2000’li yılların en iyi güldürü filmlerini hatırladık

        Neşeli Hayat (2009) Yönetmen: Yılmaz Erdoğan

        Yürüyen birer terliğe, hamburgere dönüşmüş sigortasız gizli işsizlerin dünyasında, geçim derdine düşmüş Rıza Şenyurt’un hüzünlü ve komik hikâyesi... Kaybolan mahalle dayanışması ve zayıflayan akrabalık bağlarını özleyen Rıza manyaklık derecesinde iyimser kayınbiraderinin yaşam enerjisi ve eşinin yardımıyla içindeki Noel Baba’yı keşfeder, hayata yeniden bağlanır. Sinemamızın en güzel mahalle filmlerinden biri.

        Pek Yakında (2014) Yönetmen: Cem Yılmaz

        Sinema aşkıyla yanıp tutuşan “korsan DVD’ci” Zafer, karısının kalbini kazanmak için 1970’lerden beri çekilemeyen “Şahikalar - Kötülüğün Sonu” filminin yapımcılığını üstlenir. Cem Yılmaz, gözden düşmüş bir grup sinemacının hikâyesi üzerinden eski Yeşilçam melodramlarından ucuz bilimkurgulara, seks filmlerinden günümüzün TV dizilerine uzanıyor ve Türk sinemasının geçmişle geleceğini bir araya getiriyor. Yeşilçam klişeleri ve sinema tutkusu daha önce hiç bu kadar güzel yan yana gelmemişti.

        Hokkabaz (2006) Yönetmen: Cem Yılmaz ve Ali Taner Baltacı

        İskender çocukluk tutkusundan vazgeçmeyip sihirbaz olur ama asker emeklisi babası başta olmak üzere hep “hokkabaz” diye küçümsenir. En sevdiği arkadaşı Maradona’yla birlikte babasını da yanına alıp çıktığı “mecburi turne” onun için bir dönüm noktası olur... Giderek köşeye sıkışsa da hayallerinden vazgeçmeden sonuna kadar mücadele eden İskender, Cem Yılmaz’ın unutulmaz karakterlerinden biri...

        Vizontele (2001) Yönetmen: Yılmaz Erdoğan

        1970’lerin ilk yarısında Türkiye’nin güneydoğusunda küçük bir kentin televizyonla tanışma hikâyesini, komediden drama uzanan bir güzergâhta izliyoruz. Maddi olarak çok az şeye sahip olan insanların özlemlerine, tutkularına kayıtsız kalmak zor. Türk sinemasının en güzel dönem filmlerinden biri olan “Vizontele”, geçmişe nostalji duygusunun baskın olduğu bir yaklaşım getirirken günümüz Türkiye’sinin meselelerine farklı bir noktadan bakmamızı da sağlıyor.

        Dondurmam Gaymak (2006) Yönetmen: Yüksel Aksu

        Büyük firmalara karşı direnip ekmeğini çıkarmaya çalışan Ali Usta, dondurma sattığı motorunu kaybettiğinde paniğe kapılır... Film, bir Güney Ege kasabasından insan manzaraları çizerken seyirciyi güldürmeyi ihmal etmiyor... Turan Özdemir dışında profesyonel oyuncu kullanmayan Aksu, yöreyi dili ve kültürüyle filmin başrol oyuncusu haline getirirken, küçük esnafın yanında durarak globalleşmenin gücüne karşı dayanışma ve itidal öneriyor.

        Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? (2006) Yönetmen: Ezel Akay

        14. yüzyıl Bursa’sında geleneksel gölge oyunu “Karagöz ve Hacivat”ın kökenlerini arayan film; Anadolu ve Osmanlı tarihi üzerinden günümüzün sosyal, siyasi meselelerine el atıyor. Ezel Akay, geniş kitleye seslenen bir komedi filminin gereklerini yerine getirmeye çalışırken, iddialı bir dönem prodüksiyonuna ve tezlere sahip bir filme imza atıyor. Hedefine tam ulaştığını söylemek zor ama Türk sinema tarihinin en ilginç denemelerinden biri olduğu kesin

        Vavien (2009) Yönetmen: Yağmur ve Durul Taylan

        Engin Günaydın, senaryosunu da yazdığı filmde olgunlaşmamış, bencil ve sevgisiz bir taşra erkeğini canlandırıyor. İşini de sevmeyen bu beceriksiz elektrikçi, ailesinden esirgediği şefkati yalancı bir pavyon kadınına vermeye çalışıyor. Daha kötü şeyler planlasa da “iyilik” bir biçimde galip geliyor. Finalin iyimserliği çok inandırıcı değil ama sinemamızda alışık olmadığımız ölçüde zekice yazılmış bir kara mizah örneği.

        İnşaat (2003) Yönetmen: Ömer Vargı

        Olaylar, şehrin dış mahallelerinde sadece iki işçinin çalıştığı inşa halindeki bir binada geçer. İki arkadaş, önce mafyanın ve derin devletin ölü gömücüsü haline gelirler. Sonra şeyhler ya da hocalar gibi insanların dertlerine çare bulmaya çalışırlar. Film medyaya da dokundurmayı ihmal etmeden, kültürel yozlaşmayı, maddi değerlerin yükselişini ve batıl inançları eleştiriyor. Sinemamızda nadir rastlanır bir kara mizah örneği...

        Kötü Kedi Şerafettin (2016) Yönetmenler: Mehmet Kurtuluş, Ayşe Ünal

        Bülent Üstün’ün efsane çizgi karakteri, dünya standartlarındaki bir animasyon kalitesiyle geliyor karşımıza. 1990’larda toplumu her yanıyla sarmış hamaset ve ikiyüzlülükten sıkılan genç kuşakların en sevdiği çizgi karakterlerden biri olan Şero, her tür kötü alışkanlığa sahip bir anti kahraman. Filmdeki amacı terasta “rakı - balık yapmak” ve dişi kedi Misket’le birlikte olmak... Ama başına bir sürü dert geliyor. İşin hikâye kısmı pek parlak olmasa da yer yer çok komik yazılmış eğlenceli sahneleriyle seyir keyfi yüksek bir film.

        Eyyvah Eyvah 3 (2014) Yönetmen: Hakan Algül

        Herkesin imaj peşinde koştuğu bir çağda kendileri olmaktan vazgeçmeyen ve halk kültürünü temsil eden klarnetçi Hüseyin ile şarkıcı Firuzan’ın komik serüvenlerini anlatan seri, her yeni filmde daha iyiye gitti. Uyumsuz ikili, başlarına gelen dertlerin altından dayanışma duygusuyla kalkarken seyirciyi güldürmeyi başardı. Ata Demirer’in bir senaryo yazarı olarak hareketi ve durum komedisini hikâyeye eklemekteki başarısı da dikkat çekiciydi.

        Diğer Yazılar