Kara çarşaf da, sarık da üniversite de var
Yer İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi.
Felsefe öğrencisiyim.
Hocamız Prof.Necla Arat.
Vize sınavındayız.
Anfide sınava girmiş kız öğrencilerin neredeyse yarısı
türbanlı, biri ise kara çarşaflı.
Kara çarşaflı, kara peçeli, kara gözlüklü ve kara eldivenli.
Şimdi CHP Milletvekili olan Prof.Necla Arat, kara çarşaflı
öğrencinin yanına gidip, "Yüzünü açar mısın?" dedi.
Kara çarşaflı öğrenci, "Açmayacağım" diye cevap verdi.
Arat: "Senin kim olduğunu göremiyorum. Bana belirttiğin
kimlik misin? Sınava böyle seni alamam".
Kara çarşaflı öğrenci; "Açmayacağım, dışarı da atamazsın"
diye tavır koydu.
Sonuç?
Kara çarşaflı öğrenci sınavını tamamladı.
***
Bugün üniversitelerde türban serbestisini tartışıyor
Türkiye.
AKP ile MHP uzlaştı; çözüm "çene altı" çıktı.
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "klasik türban üniversiteye
girebilecek mi?" sorusuna; "Kesinlikle hayır!" diyor.
Ben de diyorum ki; kesinlikle evet.
Kesinlikle girebilir.
Bundan 17 yıl önce "yasak" varken uygulanabiliyor muydu?
Benim okuduğum üniversitede İstanbul Üniversitesi'nde yasak
vardı, ama uygulanmıyordu.
Olaylar olmuyor muydu?
Oluyordu tabii.
Herkes için eğitim eşitliği şart.
Ama demokrasi, bir diğerinin özgürlük alanına girdiğin anda
biter.
İyi yönetilemeyen ilişkiler bugüne getirdi bizi.
Şimdi yaşamın içinde kim durdurabilir bu dalgayı?
***
Sarıklı cüppeliler de kesinlikle giremeyecek deniliyor.
Ben de kesinlikle girer diyorum.
Çünkü 17 yıl önce de İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi'ne giriyordu.
Girmekle de kalınmıyor, giriş katta ve herkesin görebileceği
tuvaletin kapısı açık, herkesin görebileceği lavabolarda
abdest alınıyordu.
Onun için de kimse "kesinlikle" diye "yasağın" sınırını
kestirip atmasın.
Attığını da sanmasın.
***
"Yarın kamuya da, ilköğretime de, türban kesinlikle giremez"
diyenlere de bugün sadece bakıyorum.