Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÖVİZİN sürekli rekor denemesiyle güne başlaması seçim sürecini nasıl etkiler?

        Soruya hemen yanıt vermek kolay değil.

        Nedeni de dövizdeki yükselişin sokağa yansımasının hangi süre ve oranda gerçekleşeceğini henüz bilmiyoruz.

        Ancak artış böyle devam ederse, yakın zamanda ciddi sorunla karşılaşılması kaçınılmaz.

        Dolayısıyla bunun siyasete yansımaması da olanaksız.

        Çünkü, Lenin’in de söylediği gibi, “Siyaset, ekonominin en yoğunlaştırılmış halidir”...

        Yoğunluk ne kadar artarsa siyaset sağlamlaşır, ne kadar çözülürse de o kadar sığlaşır.

        ANKET VE SANDIK

        CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sencer Ayata ile dünkü sohbetimizde, sandık öncesi anketler ile sandık sonuçları arasındaki ekonomik bağı gösteren verilerin olduğunu öğrendim.

        Prof. Dr. Ayata, siyasi şapkasını yine bir yana bırakıp akademisyen tarafsızlığı ve sosyolog titizliğinde aktardı.

        Seçim öncesi anketlerde ekonominin iyiye gideceğine ilişkin verilen olumlu yanıtların hemen hepsi sandıkla neredeyse bire bir aynı çıkmış.

        Bunu görmek için uzağa da gitmeye gerek yok, son seçimlere bakmak yeterli.

        Örneğin, 2009 yerel seçim öncesi yapılan anketlerde, ekonomi yine kırılgan davranışlar gösterirken, seçmenin % 40’ı ekonominin iyiye gideceğini söylemiş.

        AK Parti’nin sandıktan aldığı oy % 39...

        Ardından gelen 2011 seçimi ise veriyi tam teyit eder nitelikte.

        Avrupa ekonomisi sıkışırken, Yunanistan ve İspanya’da sorunların baş göstermeye başladığı tarihte, Türkiye’nin sergilediği ekonomi başarısı 2011’de, “Türk mucizesi” olarak isimlendirilmişti.

        Nitekim 2011 milletvekili genel seçimi öncesi yapılan anketlerde “Ekonomi daha iyiye gidecek” diyenlerin oranı % 50...

        AK Parti’nin sandıktan çıkan oyu ise % 49...

        CHP’NİN YENİ MODELİ

        Peki bu dönemde ekonominin geleceğine dönük araştırma yapıldı mı?

        Prof. Dr. Ayata sürekli araştırma yaptırdıklarını, ancak dövizin ateşinin bu denli yükselmesinin yeni bir durum olduğunu anımsattı.

        “Bunun sokağa da sandığa da yansımaması olanaksız” deyip ekledi:

        “Üzerine İç Güvenlik; Asayiş Yasası’nı koyun. Çözüm sürecine dönük ortak açıklamanın ardından, açıklamaya çelişki oluşturan açıklamaları alın. Bütün bunlar da bir etken olacaktır.”

        Prof. Dr. Ayata, bu aşamada bir noktanın daha altını çizdi:

        “Türkiye ekonomisi ile Güney Kore ekonomisi arasındaki açık bu denli yükselmemişti. Şimdi erişilmez noktada. Çünkü biz parayı betona yatırırken, onlar sanayiye, teknolojiye yatırdı.”

        Yani Türkiye halkı, ev ve otomobil sahibi olurken, Güney Kore halkı iş ve sağlam gelecek sahibi oldu.

        Görünen o ki, CHP bütün bunlardan dolayı seçim stratejisini ekonomi üzerine oturtacak.

        Halka, “sosyal yardıma dayalı” ekonomik iyileşme yerine, kalıcı, geleceği garanti eden bir modelle çıkacak; 2011’deki “Aile Sigortası”na benzer yeni bir argüman sunacak.

        Geçmişte Obama’ya çalışan, ABD’li Benson Strategy, CHP için araştırmasında önemli tespitler yapmış.

        Ali Taran’ın da aralarında bulunduğu grupla bu strateji üzerine propaganda oturtulacakmış.

        CHP, ilginç bir yöntemle seçime giriyor.

        Bakalım nasıl bir sonuç getirecek?

        Diğer Yazılar