Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YAŞAMAKTA olduğum Ankara’da da ve bir süredir dolaştığım Ege’de de seçime bir ay kala sokakta siyaset yok.

        Oysa, çok değil dört yıl önce seçime bu kadar zaman kalmışken sokaklar ve meydanlar hareketlenir, gündem de tamamen sandığa kilitlenirdi.

        Meydanların bu hale dönüşmesine neden olarak politik iletişimin Amerikanvarileşmesi gösterilebilir.

        Nitekim, Amerika’da denenip uygulanması nedeniyle bu ismi alan politika ve strateji belirlemenin nasıl sonuç getirdiği, seçim bildirgesiyle CHP’de görüldü.

        Buradan yola çıkarak, “Bugüne kadar niçin uygulanmadı?” sorusu yöneltilebilir.

        Karşılık olarak, “Bu coğrafyada yüz yüze, dokunularak yapılan siyaset daha sıcaktır” denilebilir.

        Ancak, politik iletişimin gerçek yaşam yerine simülatif hayatta güçlendiği, “Ekranda yoksan, siyasette de yoksun” kuramının ilke haline geldiği süreçte, kampanyaların otobüs üstünde dolaşılarak yapılmasının da olanağı yok.

        ASIRLIK TAKTİKLER

        İlginç olan ise ABD siyasetçisinin bunu 156 yıl önce görmüş olması...

        İlk siyasi söyleşi 1859’da yayınlanırken, ilk seçim haberi de 1907’de gazetelerde yer aldı.

        Halkla ilişkilerin babası olarak bilinen Ivy Ledbetter Lee’nin kamuoyu yönetimi şirketini kurduğu tarih ise 1914...

        Prof. Dr. Oya Tokgöz’ün Siyasal İletişimi Anlamak kitabında da aktardığı gibi, ABD Başkanı Calvin Coolidge radyoda ilk seçim konuşmasını 1924’te gerçekleştirdi.

        Kazandırdığını görünce de radyoda konuşmayı alışkanlık haline getirdi.

        İlk canlı politik radyo bağlantısını 1930’da yapan da ABD Başkanı Roosevelt oldu.

        Bugün her partinin anlaşıp seçim kampanyasını yürüttüğü siyasal halkla ilişkiler danışmanlığının ilki de Clem Whittaker ve Leone Baxter’in eşleriyle birlikte Los Angeles’ta 1933’te kurdukları anonim şirketti.

        Bugün her reklam kuşağında karşılaştığımız “siyasal spot televizyon reklamlarını” ilk kullanan da 1952 seçimlerinde Cumhuriyetçi Başkan adayı Dwight Eisenhower oldu; Demokrat aday Adlai Stevenson’a karşı kazanmasını sağladı.

        SÜRECİN AKTÖRÜ

        1970-80’e gelindiğinde algı ve itibar yönetimine odaklı propagandanın getirilerini gören tüm adaylar, en az iki halkla ilişkiler uzmanıyla çalışmaya başladı.

        Prof. Tokgöz’ün de vurguladığı gibi, bugün “siyasal danışmanlar sanki canlı bir tiyatro oyununun yazarı ve sahne yönetmeni gibi çalışmakta”...

        Dolayısıyla, “günümüzde medya artık sadece bir mecra değil, aynı zamanda siyasal sürecin katılımcı bir aktörüdür”...

        Sosyal medya da bu sürecin yeni aktörüdür.

        Nasıl ki bir zamanlar parti liderinin iktidara gelmesi halinde nasıl bir politika uygulayacağını öğrenmek için otobüsün üzerine çıktığı meydana gitmek gerekiyordu...

        Ya da ertesi gün gazetelerden yansıdığı kadarını okumak lazımdı...

        Sonrasında siyasal tartışmalarla televizyon ekranına taşındı; gazetecilerin ekran röportajları önem kazandı...

        Bugün buna yeni bir araç daha eklendi; cep telefonu ekranı...

        Bugün de örneği yaşandığı gibi siyaset meydanlar yerine, ekranda bulunduğunuz süre kadar oy getiriyor.

        Ekranda kalma süresiyle eşdeğerde kazandırıyor.

        Diğer Yazılar