Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “TÜRK gibi başlamak” deyimine uygun şekilde koalisyon oluşmasına dönük herkeste bir acelecilik var.

        Oysa, sandık başka bir alternatif çıkarmadığı için başka bir alternatifi olmayan koalisyon kuruluşu bile 30 gün sürdü.

        Sonuçlar belli olduktan sonra en uzun sürede oluşan, 1995 seçimi sonrası 71 günde DSP desteğiyle kurulabilen ve ömrü de 3 ay süren Ana-Yol koalisyonuydu.

        Dolayısıyla, “Her şey anayasal sınırlar içinde olmalı” deniliyorsa, bu süreci yaşamaya da razı olmalı.

        Ayrıca koalisyon hükümetlerinin kurulma süreçlerine bakılırsa ortada gecikilmiş bir durum da yok.

        “Peki, bu tablo koalisyon çıkarır mı?” diye soruluyorsa, onu da partilerin esneme payı belirler.

        Yani, paradigma değişikliği yapmazlarsa erken seçimin önü açılır.

        Ancak bu durumda da seçim istemeyen milletvekillerinin atağı belirleyici olur.

        Her ne kadar, “45 gün dolar, zorunlu seçim olur” diye Ankara’da ev tutmaktan kaçınıyor olsa da milletvekilleri seçim istemiyor.

        Parti yönetimleri ise şartlarını esnetmiyor.

        Bu tabloda partilerin dün itibarıyla konumlandıkları pozisyonları ise şu noktada duruyor:

        ‘HEPSİNİ ALMAK VAR’

        Davutoğlu çevresi koalisyon isterken, AK Parti’de şu görüşü savunanlara da rastlanıyor:

        “Tek başına iktidar yoksa, % 40 ile % 30 arasında fark yok. Ama seçime girip % 46 alırsak tek başına iktidar oluruz. Bu riske de değer.”

        Ancak bu senaryoda sandıktan öteki partilerin koalisyonunun çıkma ihtimalini de es geçiyor.

        Ayrıca, “hâkim parti” özelliğini yitirmesi nedeniyle bürokrasiden gördüğü sınırsız teveccühe yine sahip olup olmayacağını da bilmiyor.

        Belki bundandır, son konuşmaları Davutoğlu’nun ağustos kongresine koalisyonu kurarak gitme isteğini sergiliyor.

        CHP’NİN ŞARTLARI

        CHP’deki durum da aslında farklı değil.

        Milletvekilleri hemen seçimi istemiyor, koalisyona da sıcak yaklaşmıyor.

        Ancak oyunbozan konumunda da kalmak istemiyor; o nedenle bir yandan “Rövanşist olmayacağız” veya “Başbakanlığı Bahçeli alsın” söylemiyle “Bozan ben değilim, fedakârlık yapan oldum” noktasında kalıyor.

        Yolsuzluk ve 17/25 Aralık soruşturmalarının hemen açılmasının olanaksızlığının da farkında bulunuyor.

        Aşağıda AK Parti’nin 13 yıldır oluşturduğu bürokrasisi, yukarıda da Cumhurbaşkanı olduğu sürece kendi siyasetiyle koalisyonda iş üretme şansını sorguluyor.

        TBMM Başkanlığı seçimi sürecinde biraz da mecburiyetten kaynaklı tutumu bir kenarda tutulursa, CHP Lideri Kılıçdaroğlu bu süreçte iyi politika üretiyor.

        MHP’NİN OLMAZI

        Birçok kişi AK Parti zaviyesinden kerteriz aldığı için MHP ile koalisyona oldubitti gözüyle bakıyor.

        “Çözüm sürecinin adını değiştiririz” veya “Cumhurbaşkanı da seçim öncesindeki gibi değil” söylemleri MHP’yi daha da katılaştırıyor.

        Kimse görmek istemiyor ama koalisyon için en kalın ve bastırılmış kırmızı çizgiler MHP’de bulunuyor.

        HDP ise MHP’nin içinde olduğu koalisyondan kaygılanıyor.

        AK Parti’deki milliyetçiler MHP ile koalisyonu zorlarken, çözüm süreci yanlıları HDP’nin adını dillendiremediği için de yeni pozisyon üretemiyor.

        Ankara’da her parti ötekini kolluyor.

        Diğer Yazılar