Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CİZRE İlçe Seçim Kurulu, Cudi, Nur ve Sur mahallelerindeki sandıkları iptal edip bir başka yere taşıyacağını duyurdu.

        İlçe Seçim Kurulu, kararını güvenlik gerekçesine dayandırdı.

        Bu da bugüne kadar yaşanmadığı için Seçim Kurulu’nun, sandıkları birleştirme veya seçmeni bir başka yere taşıma tartışmasını diriltti.

        Cizre’yi, Bitlis Seçim Kurulu’nun taşımalı sisteme geçebilmek için izin başvurusu ve güvenlikli bölge ilanında bulunulmuş diğer ilçelerin de benzer karar almaları takip etti.

        Bunlar yaşanırken HDP’li iki bakanın seçim hükümetinden istifası geldi.

        Oysa bir ay önceki tartışma, kısa süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözleriyle noktalanmıştı:

        “Anayasa değişikliği yapılmadığı sürece taşımalı sisteme geçemezsiniz. Zannediliyor ki YSK bir karar alacak ve bu iş olacak; hayır olmuyor.”

        ANAYASA TARTIŞMASI

        Bütün bunlar ortada iken seçmen veya sandık taşınabilir mi?

        Sandığı etkileyecek Anayasal sorun ortaya çıkar mı?

        AK Parti’de bulunanlar da dahil olmak üzere, hukukçular ana eksende benzer düşünmekle birlikte, “güvenlik uygulaması” konusunda farklı görüşe sahipler.

        Örneğin, AK Parti’nin YSK’daki temsilcisi Şeref Malkoç, seçim kurullarının böyle bir hakkı olduğu kanaatinde.

        Benzer görüş bazı Anayasa hukukçularında da var; onlara göre kanun, “fiiliyattaki duruma göre, yaygınlaştırmamak kaydıyla lokal uygulanabilir”...

        Dayanakları da Anayasa’nın seçimlerin genel yönetim ve denetimi ile ilgili maddesinin, “seçimlerin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma” hakkını YSK’ya vermiş olması.

        SEÇİMİN TEMEL HÜKMÜ

        Seçim kanunları üzerindeki çalışmalarıyla bilinen, hukukçu eski Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk ise Anayasa’nın bu hakkı tanımadığı görüşünde.

        Prof. Dr. Türk, dünkü sohbetimizde, kısa süre önce konu hakkında kendisinden de ilgili kişilerin görüş istediğini açıkladı.

        “Onlara da bildirdim, tabii hâkim hakkı gibi, tabii sandık hakkının da bulunduğunu” deyip ekledi:

        “Bir seçmenin de önceden oy vereceği yeri bilmesi, o sandığın belli olması gerekir. Ayrıca seçmen kütükleri de askıdan indi.”

        Türk, Cizre uygulamasının Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Yasa’ya aykırı olduğunu söyledi.

        Yasanın 4. maddesi, “Seçimlerde her muhtarlık, bir seçim bölgesidir” hükmünü taşıyor; 5. maddesi ise her sandık bölgesinin 300 seçmeni kapsayan “sandık bölgesine” ayrılmasını şart koşuyor.

        Dolayısıyla yapılan eylem “muhtarlıkları seçim bölgesi” olarak gösteren yasa hükmüne aykırılık içeriyor.

        Bu da “Seçim yasalarında yapılan değişiklikler bir yıl içinde uygulanmaz” Anayasa hükmüne aykırılık anlamına geliyor.

        Daha ilerisi, geçmişte kalmış “Solucan Teorisi”ni akla getiriyor.

        Solucanın ilerlemesine benzeyen şekilde, hangi koşul uygun ise ona göre seçim çevrelerinin değiştirilmesi anlamına gelen, literatüre de giren ve Batı’da tedbir alınmasıyla sonuçlanan uygulamayı akıllara sokuyor.

        Siyasetteki yumuşama ve uyum ortamını bulandırıyor.

        Açılmasına 40 gün varken sandık yeni bir sorunun kapısını aralıyor.

        Diğer Yazılar