Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir süre önce Samsun-Rize arasında casus uçaklarıyla sınırı ihlal ettiklerinde yadırganmıştı.

        Arasında stratejik işbirliği anlaşması bulunan kuzey komşusu Rusya’nın savaş uçaklarının koskoca Karadeniz’i aşıp gelmiş olmasına anlam verememişti.

        Kuzeyinde yadırgadığını, bugün güneyinde sıkça yaşar hale geldi.

        Suriye sorunu devam ettiği sürece de daha ileri düzeyde karşılaşma olasılığı yüksek.

        Peki, bu durumu yaşıyor olmaktan Ankara hoşnut mu?

        Şunu belirteyim, beklentileri karmakarışık...

        Bir de “yığınakta yapılan hatalar gibi”, başlangıçta üç yanlış adımın atılmış olmasının hayıflanması içinde.

        Suriye sorunu yükselmeye başladığı 2012’de daha ortada IŞİD’in adının duyulmadığı dönemde karşılaştığı pozisyonların sorgulamasını yapıyor.

        Örneğin, o dönem ordu mensubu olan, ancak Şam rejimiyle ters düşüp maaş alamayan 150 bin kadar Suriye askeri, 250 milyon dolar yardım istemiş.

        Daha doğrusu, maaşlarına karşılık olmak üzere talepte bulunmuş.

        Ancak Ankara kabul etmemiş ve o askerlerin hemen hepsi farklı yerlere dağılmış.

        IŞİD VE KOBANİ

        İkinci büyük hata olarak Cerablus ve Telabyad’a IŞİD’in yerleşmesine izin verilmesinin hata olduğuna inanılıyor.

        Akçakale ve Karkamış’ın karşısına gelip bir de IŞİD bayrağını sınır kapısına asmış olmasına tepki konulmamasının, sonrasında hiç de istenmeyen algılara neden olduğunu bugün anlıyor.

        Üçüncü hayıflanması ise Kobani...

        IŞİD saldırılarının başladığı sırada içindeki halkın neredeyse tamamını Türkiye’ye almış olmasına karşın, kentin bombalanmasına tepki koymamış olmasını hata görüyor.

        Özellikle de IŞİD o dönem Türkiye sınırının içine birkaç havan mermisi düşürerek kendisine karşı yapılacak bir müdahaleye olanak vermiş olmasına rağmen...

        Sınır boyunda akrabalıkları bulunan Araplar ile Türkmenler ve Kürtleri ortaklaştırıp, Türkiye’nin yanında, ama sınırın öte yanında tutamamış olmanın hatasını da bugün görüyor.

        “Yurttaşlarımın sınırın öte yakasındaki akrabaları eğer bir felaket karşısındaysa ve korunmasız kalmış ise onları korumak da bana düşer” diyerek onları bulundukları yerde tutamamış olmaktan yakınıyor.

        Bugün Cerablus bölgesinde aranan korunaklı bölgenin de o günden kurulmuş olacağını yeni anlıyor.

        BOMBAYA FREN

        Bu arada geçen ay PKK ile birlikte IŞİD’e yönelik bombardıman konusunda da önemli gelişme olmuş.

        Hükümete yakın kaynakların aktardığına göre, Türkiye Cerablus bölgesinde IŞİD’e bombardımana başladığında ABD, “Bir süreliğine ara verin” talebini iletmiş.

        Sonrasında da bombalanacak pozisyon kalmamış; çünkü alanı Kürtler, Türkmenler, ÖSO dahil bölgede ne kadar güç varsa doldurmuş.

        GÜVENLİĞİN EROZYONU

        Gelelim işin bir başka noktasına...

        Dikkat ediyorum, son dönem güvenlik zirveleri çok daha sıklıkla yapılır hal aldı.

        Her toplantı sonrası görüntü veriliyor, Genelkurmay Başkanı’nın yanı sıra bazen konuyla ilgili kuvvet komutanları ve güvenlik bürokratları da görüntüde yer alıyor.

        Aynen önceki akşamki gibi...

        Konuyla ilgili dostum dün şu soruyu yöneltti:

        “İngiltere’de COBRA (Cabinet Office Briefing Room A.) toplantısına kaç kez tanıklık edildi? Bu kadar sık yapılan güvenlik toplantısı bir süre sonra algısını yıpratıp o yapıyı da güvenliksizleştirmez mi?”

        Haksız da değil...

        Diğer Yazılar