Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Biz onu Latin Amerika’dan bir ülkeden sanmıştık.

        O da bizi Kuzey İngiltere veya İrlanda’dan...

        Arkadaşım Murat Yetkin ile Kazablanka’da gittiğimiz barda karşılaşıp, “Play again Sam...” muhabbetiyle yaklaştığımız piyanistin Adanalı olduğunu da yarım saat süren sohbetimiz sonrasında öğrenebilmiştik.

        “Türk’ün topalına kutuplarda rastlamışlar” cümlesini de ilk kez o gün duymuştum.

        Bütün bunları anlatmamın nedeni, TBMM’nin dün sabaha kadar devam eden uluslararası anlaşmalara ilişkin 16 saatlik mesaisi.

        Meclis, bu kadar sürede ancak 12 uluslararası anlaşmayı onaylayabildi.

        Dışişleri Komisyonu Başkanı Taha Özhan’ın aktardığına göre, bekleyen sayısı da 300’e yaklaştı.

        Komisyon her hafta yoğun bir mesaiyle bunları eritmenin peşinde.

        MAURİTİUS’A UÇUŞ

        Dikkat çeken ise anlaşmaların yapıldığı ülkeler.

        Genel kurul görüşmelerine de yansıdığı gibi birçoğunun adını yeni duyuyoruz; hatta nerede olduğunu ancak internete girip bakarak öğreniyoruz.

        Hint Okyanusu’nda yer alan 259 kilometrekare büyüklüğündeki, birçok kişinin balayı için tercih ettiği Mauritius da bunlardan biri...

        Anlaşılan o ki THY, Hint ve Pasifik uçuş noktalarında adayı, konup kalktığı lojistik üs olarak kullanıyor; hatta bu ülkeye haftada 2 kez de sefer koymuş.

        Dolayısıyla THY’nin ticari faaliyetinin yürütülmesi için de iki ülke arasında uluslararası bir anlaşmaya ihtiyaç duyulmuş.

        Rakamlardan ve uluslararası sözleşmelerin genel kuruldan geçme süreçlerini hesaba katarsak, Meclis’in bekleyen 300 kadar kanunun hepsini tüketebilmesi için en az 1 ay başka hiçbir kanunla uğraşmadan çalışması gerekiyor.

        YENİ COĞRAFYA

        Son dönemki anlaşmaların imzalandığı ülkeler de bir o kadar dikkat çekici.

        Geçmişte daha çok, çevre ülkelerle bilim, teknik, askeri, ticari anlaşmaların onayı Meclis’e gelirdi, ağırlıklı bölümü de Sovyetler’in dağılması sonrası ortaya çıkan yeni ülkeler ile Avrupa’daki yeni cumhuriyetlerle yapılırdı.

        Ancak son dönem sözleşmelere bakıldığında toplam nüfusu 150 bin civarında olan Saint Vincent ve Grenadinler’den tutun da Vietnam’a, oradan Gine’ye, Kamboçya, Gambiya, Senegal, Kongo, Fildişi’ne kadar uzanan ikili ticari anlaşmalar yapılmış.

        Bu da gösteriyor ki daralan ticaret Türkiye’ye yeni kapılar açtırmış, paranın boykot, engel tanımazlığını bir daha ortaya sergilemiş...

        14 YIL SONRA

        Uluslararası sözleşmelerde dikkat çeken bir unsur da onlarca yıldır bir nedenle Meclis’e gelmiş olmasına rağmen komisyondan öteye gidemeyen anlaşmalar veya bunların ekleri.

        Örnek mi, Türkiye’nin de altına imza koyduğu denizde yolcu ve yük taşımasını düzenleyen 1974 tarihli Atina Konvansiyonu’nun 2002 Protokolü...

        Yani, deniz taşıtının sahibinin, yardımcısı veya temsilcisinin kusurunu da üstlenmesini zorunlu kılan yeni protokolü.

        Yaklaşık 14 yıldır bekliyordu, sonunda komisyondan geçti.

        Ne mi getirecek; Ege Denizi’nde dün de 34 insanın ölümüyle biten faciaya neden olan deniz araçlarının sahipleri de bundan böyle müteselsil birinci derece sorumlu olacak.

        Belki bu bile yaşanan dramın azalmasına aracılık edecek.

        Diğer Yazılar