Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Siyasetin çatırtısı böyle çıkar...

        Ya yenebileceği sorunu bizzat üretir ve galibiyetini hanesine aktarır ya da yenemeyeceği sorunu çıkarıp altında ezilir...

        Ne yazık ki Türk siyasetinin dün geldiği yer ikincisi.

        İktidarıyla muhalefetiyle yenemeyeceği sorunları üretiyor.

        Yetmiyor, iç bünyesel krizlerini çözemediği için dışarıya sorun ihraç ediyor.

        ÇERXA ŞOREŞE

        En iyi örneği Meclis’te önceki ve dünkü gelişmeler, Anayasa Komisyonu’ndaki kavga sonrası yaşananlar.

        AK Parti milletvekilleri üst kat penceresinden yarı beline kadar sarkmış, “Kahrolsun PKK” diye bağırırken, komisyonu terk eden HDP milletvekilleri de boykot koymuş üniversite öğrencileri gibi bahçede marş söyleyerek yürüyordu...

        Meclis içine girdiklerinde de “Biji Serok Apo (Yaşasın Başkan Apo)” sloganı eşliğinde, “Bugün devrimin çarkı geniş dönüyor” diye başlayan PKK’nın askeri kanadı HPG’nin Çerxa Şoreşe marşını söylüyordu.

        TBMM ilk kez böyle bir eylem yaşadı; Zana ve arkadaşlarının sarı-kırmızı-yeşil bantla Kürtçe yemin ettikleri Meclis töreni, yanında amatör kaldı.

        TBMM ilk kez böyle bir eyleme tanıklık etti.

        Noktayı da Demirtaş, dünkü Grup konuşmasında koydu:

        “Parlamentoları partiler değil halk kurar ve halk isterse birden fazla parlamento da kurar. Eğer ki o noktaya getirmek arzusunda iseler şu grup, 59 kişiyle halkının yanında olur...”

        Bir yıl önce Türkiyelileşmek için yola çıkan HDP’de durum böyleydi.

        DAVUTOĞLU RESTİ

        MHP’nin krizi ortada, CHP’nin müzmin muhalefeti de malum.

        AK Parti’deki iç kriz ise Davutoğlu’nun 26 dakikalık bugüne kadarki en kısa grup konuşmasıyla ete kemiğe büründü.

        Krizin nedeni de 29 Nisan’daki MKYK’nın Davutoğlu’na bıraktığı teşkilatları görevden alma yetkisini geri alması.

        Anlaşıldığı kadarıyla 29 Nisan MKYK’sında yaşananlar “parti içi muhtıra” olarak değerlendiriliyor, bakanların bu girişimin içinde olduğuna inanılıyor.

        Üzerine bir de “Pelikandosyası” adlı bloktan yazılanların eklenmiş olması hazmedilemiyor.

        Sonuncusu % 49.5 olmak üzere iki seçim kazanmış, enflasyonda düşüş yaratmış, terörle mücadeleyi devam ettiren Başbakan’a karşı yapılanı şık bulmuyor.

        “Merkez sağ siyasetin enjeksiyonu bu partiye yapılamaz” diyerek geçmişte ANAP, DYP’de yaşananların AK Parti’ye uyarlanamayacağını belirtiyor.

        Bütün bunlarla birlikte grup konuşmasının Davutoğlu’nun parti içi mücadeleyi başlattığı anlamına gelmediğinin de altını çiziyor...

        Zaten Davutoğlu da bunu açıktan söyledi:

        “Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim, ama asla bu kutlu hareketteki hiçbir dava arkadaşımın kalbini kırmam...”

        Devamında gelen cümle daha da önemliydi: “İnandığımız doğrulardan, lekesiz ve temiz siyasetten geri durmayacağız” deyip ekledi:

        “Bütün bu dava, faaliyetler, tüzükler, kurallar, sırat-ı müstakim (istikamet yolu) olmak içindir...”

        Özetle, Davutoğlu dün “Devam ederseniz bırakıp gitmekten kaçınmam” samimiyetini ortaya koydu.

        Vazgeçilemeyeceğini de sabahki olumlu havasını bir anda dağıtan ekonomi sergiledi.

        Diğer Yazılar