Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na dün yapılan saldırı zamane savaşından başka bir şey değil.

        Çünkü bugün yaşanan, bir siyasi parti liderini ortadan kaldırarak toplumsal tabanını sindirmeye dönük 1970 model bir terör eylemi değil.

        Tam tersine toplumun bütün fay hatlarını eşzamanlı harekete geçirerek iç çatışmayı başlatmayı amaçlayan çoklu eylem tarzı.

        Göstergesi de 15 Temmuz’daki darbe girişimi, Gaziantep’te çoğunluğu çocuk 54 yurttaşın ölümüne neden olan IŞİD’in canlı bomba veya hemen öncesinde Van veya Elazığ’da araç patlatan PKK eylemi...

        Beklentileri, elde etmek istedikleri, çıkarları farklı olsa da metodolojisi aynı olan, aşırı şiddete ve suikastlara dayalı bir “şebeke savaşı” yaşıyoruz.

        Hedefi de açık, iç dinamikleri işlemez kılarak kendi savaşına yöneltmek ve iç savaş çıkarmak.

        Bunun için her yolu deniyor, birinin bıraktığı yerden diğeri devam ediyor.

        Yurttaş dayanışmasının hafızasını köreltip, terörüyle yarattığı kaygıyla kendisine dönük tehditten caydırma yöntemini uyguluyor.

        LİDER DAVRANIŞI

        Bir olayın yarattığı acının sıcaklığı geçmeden, hemen ardından bir diğer acının ve kaygının üretilmesinin gerisinde de bu yatıyor.

        Ortadoğu tipi korkuyu, terörü eritmeden canlı tutarak üretiyor; insanları birbirinden şüphe duyar hale getirerek toplumsal şizofreni yaratmak istiyor.

        Bundan dolayı, devletin güvenliğinin yanında, halkın, daha da önemlisi bireyin güvenliğinin öne çıktığı, güvenlik kavramının genişlediği ortama tanıklık ediyoruz.

        Çünkü bireyin başına gelecek sorun, ülke güvenliğini tehdit edecek boyuta ulaşmış bulunuyor.

        İşte o nedenle dün CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun saldırının hemen ardından sergilediği duruş önem kazandı.

        Saldırıdan yeni kurtulmuşken, “Terör bizi yıldırmamalıdır; onun için üzerine gideceğiz” cümlesiyle Şavşat’tan Ardanuç’a uzayan yolculuğunu tamamlayarak terörün üzerine yürüdü...

        “Bize Cumhuriyet altın tabakta sunulmadı. Allah’ın verdiği bir can bu ülke, bu halk uğruna feda olsun” dedi.

        IŞİD’le mücadele için Cerablus’a giren Türk Silahlı Kuvvetleri’nin arkasında olduğunu vurguladı.

        İnönü’nün, Ecevit’in yolundan gittiğini gösterdi, lider duruşu sergiledi...

        Teröre karşı mücadelede ortaklaşmayı teşvik ederek ve toplumsal özgüveni besleyerek, kendisine saldırıyı gerçekleştirenlerin hedefini boşa çıkardı.

        Cumhurbaşkanı, Başbakan, MHP Lideri ile HDP eşbaşkanlarının saldırıya karşı bütünleşmelerini sağladı.

        AK Parti yöneticilerinin, CHP Genel Merkezi’ne giderek “Geçmiş olsun” dileklerini sunması da “siyasetin Yenikapı’sı”nın sonucuydu.

        İLK HALKA

        Şurası unutulmamalı ki terör durmayacak; devam edecek.

        Bir zamanlar terörün yoğun yaşandığı noktaların hemen dışındaki halkalara yönelmesi de bunun göstergesi.

        O nedenle Artvin Şavşat’a, Elazığ’a, Gaziantep’e yöneldi; burada var olan fay hatlarına saldırdı.

        Yeni tip terörü yenmenin yolu da belli; insan hakları merkezli, birlikte yaşamayı yeşerten, ortak değerleri canlandıran politikaların öne çıkarılması...

        Bir de Kılıçdaroğlu’nun dün gösterdiği sakin güç duruşunu sergilemek.

        Diğer Yazılar