Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Operasyonun başladığı günden bu yana Musul siyasetin gündemini dünkü kadar meşgul etmemişti.

        Meclis’te AK Parti grup toplantısı yoktu, ancak diğer partilerin toplantılarının ağırlıklı gündeminden biri Musul idi.

        CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile MHP Lideri Bahçeli’nin sözlerinden yola çıkarak söyleyebilirim ki Anayasa değişikliği kadar Musul konusu siyasetin önünde olacak.

        Bunun nedeni de “milliyetçi” veya “ulusalcı” diye adlandırılan toplumsal tabanın tepkilerini iki partinin de okuyor olması.

        Nedeni de açık; Musul operasyonunda Türkiye’nin Erbil odaklı siyaseti milliyetçi/ ulusalcı kesimlerde rahatsızlık yaratıyor.

        Bu kesimlerde Musul, Erbil, yani Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve Barzani üzerinden okunuyor.

        MHP’de, 2007 Irak Anayasası ile IKBY’nin hâkim olduğu toprak 40 bin kilometrekare iken, bugün 71 bin kilometrekareye çıktığına atıf yapılıyor.

        Yeni katılan toprakların ağırlıklı bölümünün Arap ve Türkmenlere ait olduğu kayda geçiriliyor; peşmergenin Kerkük’te Türkmenlere ait tapu kayıtlarının imhası anımsatılıyor.

        BAĞDAT’TAN ERBİL’E

        İlginçtir, CHP’deki bakış da aynı paralelde...

        Nitekim CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun dün söylediği cümle de bunu özetlemeye yeter:

        “Ağrıma giden ne biliyor musunuz? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti ordusunun peşmergelerin emrine verilmiş olması. Sizin ağrınıza gitmiyor mu?”

        Bir de, “Peşmerge izin verdi Türk topçusu Başika’da ateş etti. Peşmerge açıklama yapıyor; ‘Biz böyle bir izin vermedik’. Bu sizin ağrınıza gitmiyor mu?” cümlesi...

        Eski Musul Başkonsolosu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz da dünkü sohbetimizde bu durumun altını çizdi.

        “Hükümetin Misak-ı Milli’den anladığı, Musul ve Kerkük’ün Bağdat’tan alınıp Erbil’e bağlanması mı?” sorusunu yöneltti.

        Türkiye’nin bölgede yaratmak istediği Sünni bölge çabasına Bağdat kadar Barzani’nin de olumlu bakmadığına vurgu yaptı.

        TELAFER’İN ÖNEMİ

        Yılmaz, Türkiye’nin Kuzey Irak’ta Arap nüfusuyla sınır temasının azaldığını anımsatıp ekledi:

        “Suriye’de bir Arap yerleşim yeri olan Telabyad, PYD’nin eline geçmeden önce % 90 Arap idi, bugün tersi. Yarın Irak’ta Telafer’de de benzer bir durumla karşılaşabiliriz.”

        Bağdat ile Erbil arasında paylaşımın yapıldığına dönük bilgiler geldiğine de işaret eden Yılmaz, detay verdi:

        “Türkmen kenti olan Tuzhurmatu Bağdat’a, Kerkük ile Dicle Nehri’nin böldüğü gibi Musul’un doğusu Erbil’e, batısı Bağdat’a bırakılırken, Telafer’de ortak yönetim planlanıyor. Sincar ise PKK’ya bırakılıyor. Bu önlenmeli.”

        Musul ve Kerkük’ün yönetiminin 2007 Anayasası ile ileride yapılacak referandumla statüsü belirlenmek üzere bağlantı- sız bırakıldığını da anımsattı.

        Öncelikle Habur sınır kapısının canlandırılması gerektiğini söyledi.

        ANAP döneminde Cumhurbaşkanı Özal ile Gümrüklerden Sorumlu Bakan Mehmet Keçeciler’in önem verip gerçekleştiremediği Türkiye, Irak ve Suriye sınırının kesiştiği Hezil Çayı’nın altındaki Fis Habur’dan aşağı inecek yeni bir yolun canlandırılması gerektiğine vurgu yaptı.

        Bunun Telafer için önemli olacağına, Arap nüfus bağının da kopmayacağına işaret etti.

        Özetle, 30 yıl önce ANAP’ta savunulan düşünce bugün CHP’de de yer buluyor; Musul yeni bir zemin açıyor...

        Diğer Yazılar