Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu “direnme hakkı” kavramını 2015 Şubat ayında dile getirmişti.

        Grup konuşması olduğu için üzerinde durulmamıştı.

        Son olarak da 15 Temmuz darbe girişimini yorumlarken, “Halkın darbeye karşı direnme hakkını kullandığı” vurgusunda bulunmak için dile getirmişti.

        Anamuhalefet partisi “direnme hakkı” kavramını sonunda söylemden çıkarıp, Parti Meclisi (PM) bildirisine soktu ve resmi karar haline dönüştürdü.

        Peki, nedir “direnme hakkı”, eylemsel yöntemi nasıldır?

        Ya da bu eylemi “sivil itaatsizlik” kavramından ayıran özelliği nedir?

        Kısaca tarif etmek gerekirse, HDP milletvekillerinin yargının davetine karşın ifade vermeye gitmemeleri bir “sivil itaatsizlik”ti...

        Yani var olan yasalara uymayıp yaptırımlarına karşı itaatsizlik göstererek eylemini sergiledi.

        CHP’nin uygulayacağını söylediği “direnme hakkı” ise insanların rıza ve sözleşmeleri haricinde yaratılan fiili, gayrimeşru siyasi otoritelere karşı sahip oldukları “doğal hukuktan” kaynaklanan temel bir hak...

        Ayrıca birinde yasalara karşı duruş, diğerinde ise yasaların yanlış yorumlanması veya fiili durum yaratarak uygulanmasına karşı doğal hukuktan alınmış hak var.

        Aslında tanım yeni de değil, ilk kez 17. yüzyılın ünlü İngiliz filozofu John Locke tarafından dile getirildi.

        Meşru olmayan şiddet uygulanan veya yasal olmayan yollarla hakları çiğnenen insanların ona karşı meşru direnme hakkı- nın bulunduğu ilkesinden yola çıkılıp bir hak olarak kabul gördü.

        “Nefsi müdafaayı” da “doğal hukukun” bir parçası olarak direnme hakkı kapsamında kabul etti.

        CHP Lideri’nin de belirttiği gibi bugün Alman anayasasının maddeleri arasında yer aldı.

        1961 ANAYASASI

        Aslında kavrama Türkiye de yabancı değil...

        Çünkü, 1961 Anayasası’nın başlangıç bölümünde aynen şu ifadeyle yer aldı:

        “Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1961 Devrimi’ni yapan Türk Milleti.”

        Doğal hukuktan kaynaklanan hak olmasıyla birlikte belki de ilk kullanıldığı yerinden dolayı Türkiye’deki anlam okuması da hep farklı oldu.

        Ancak CHP’nin “direnme hakkı” kavramıyla gerçek anlamını ifade ettiği açık.

        Nitekim silahlı saldırı sonrası tedavi gördüğü hastaneden dün çıkar çıkmaz, hafta sonu yapacakları Anayasa Sempozyumu için kolları sıvayan Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ne demek istediklerini şöyle özetledi:

        “Meşru alandan çıkanlara karşı bütün sivil güçleri de bir araya getirerek meşru zemine dönmeleri için direniş” sergilemek...

        Hangi yöntemle bunu eyleme dönüştürecekleri konusunda örneklemede bulunmaktan kaçındı.

        SEÇİM YOLU

        Anlaşılan o ki CHP kararlılığını sergilerken HDP ile aynı paralele düşmekten kaçınacak. Onun yerine MHP Lideri Bahçeli’nin de kayda geçirdiği gibi “Fiili durumu sona erdirmek için meşru yollara başvuruyoruz” söylemini her aşamada kayda geçirecek.

        Bütün bu yaşananların okunması ise net: Türkiye siyasetinin sıkışık alanını genişletmek ve bir yöntem üretecek yapıyı ortaya çıkarmak için seçime gidiyor.

        Bunun zemininin Anayasa değişikliğini gerçekleştirmek üzerine oturacağı da gittikçe berraklaşıyor.

        Diğer Yazılar