Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yaşananlardaöngörülenlerin aksine yeni bir durum yok...

        Yeni dünya kuralı işliyor, her şey tam açıklık içinde gerçekleşiyor.

        Nitekim Avrupa Parlamentosu’ndan “Türkiye’yle müzakerelerin geçici dondurulması” kararının çıkacağı da geçen hafta AB İlerleme Raporu yayınlandığında belliydi.

        O gün Brüksel’den bugün olacakları yazdığımızda şaşkınlık gösterenler veya “Yapamazlar” diyenler, dün gerçekleştiğini gördü.

        Yarın ne olacağını anlamak için de bugünü okumak yeterli.

        Oysa 37’ye karşı 479 gibi yüksek oyla kabul edilen “geçici askıya alma” kararının verildiği salonda, 14 Aralık 2004 günü her dilden “Evet” yazan dövizlerle Türkiye’yle müzakerelerin yolu açılmıştı.

        İNCE YOL BÜKÜLDÜ

        Parlamento oylamasının hukuki bir bağlayıcılığı olmadığına, Avrupa Konseyi kararının belirleyici olacağına; liderlerden gelen açıklamalar ve oybirliği gerekliliği nedeniyle bu kararın çıkmasının imkânsızlığına işaret edilebilir.

        Zaten donmuş olan bir şeyi yeniden dondurmanın olanaksızlığına da vurgu yapılabilir.

        Ne denirse denilsin, “uzun ince bir yol” söylemiyle Özal 1987’de başvuruyu yaparken heyecanlanan, 2004’teki tablodan da etkilenen toplumun gelinen tablodan hoşnut olmadığı açıktır.

        Bu noktaya AB’nin bazı aymaz üyelerinin getirdiği savı da ileri sürülebilir; haklılık payı da yüksektir.

        Ancak kimin tarafından nasıl getirildiğinden çok o kadar uğraşın sonucunda gelinen nokta önemlidir... Bir de gelecekte yaratacağı etki...

        EL BAB

        Çünkü 1930’lara benzer gelişmelere tanıklık edilen krizin merkezinin bu coğrafya olduğu unutulmamalı.

        O nedenle aranan yeni ittifaklar kadar, eski ilişkilerin terkinin neye mal olacağı da iyi hesaplanmalı...

        Bunun en iyi örneği de kelime manası “gelecek” olan El Bab yakınlarında Şam jetlerinin Türk askerini bombalamasında görülüyor.

        Oysa Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı’nın 1 Kasım’da Moskova gezisi sırasında, Türkiye desteğindeki ÖSO güçlerinin El Bab’a ilerlemesindeki sorun aşılmıştı.

        Türk jetleri de Moskova ziyareti sonrası El Bab bölgesinde DEAŞ’ı bombalamaya yeniden başlamıştı.

        Ancak Şam yönetimi ile Moskova üzerinden sağlanan mutabakatta ÖSO’nun El Bab’a girmesi Halep nedeniyle hep sorun oldu.

        Şam’ın “El Bab bizim kentimiz, kimse oraya girmesin” mesajını üzerinden yolladığı Moskova da her adımda, “Ankara ve Şam anlaşarak El Bab operasyonunu yapsın” yaklaşımını sergiledi.

        Müzakerelerle sorun geçici aşılsa da kalıcı çözüm üretilemedi.

        Öngörülmedik şekilde Suriye Hava Kuvvetleri, iddiaya göre askeri eğitim L-39 “Albatros” tipi savaş uçağıyla Türk askerlerinin bulunduğu alanı bombaladı; 3 askeri şehit etti, 10’unu da yaraladı.

        Bu saldırı kadar, yapıldığı 24 Kasım tarihinin de önemli var; çünkü bir yıl önce Rus jetinin düşürülmesinin yıldönümüydü. Nitekim olayın ardından, “Şam’ın istemi dışında, içindeki bazı grupların emir komuta dışı davranışıyla gerçekleşti” bilgileri de Ankara’da bu bakışla kayıt altına alındı.

        Sonrasında Şam’dan “Biz yapmadık”, bir süre sonra da “Konuyu araştırıyoruz” açıklamalarının gelmesi de kanıyı pekiştirdi.

        Belki de bundan dolayı ani bir refleks gösterip sert karşılık yerine daha sakin ve soğukkanlı yaklaşım gösterdi.

        Bütün bu yaşananlar ise Türkiye’yi hem Doğu’da, hem Batı’da yeni bir aşamaya geçirdi...

        Diğer Yazılar