Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Adı,az sayıda kalmış Orta Asya’dan gelen kültürümüzün mirasıdır.

        Çadır anlamına gelir “yurt” kelimesinin karşılığı.

        Dıştan gelecek olumsuzluklardan koruyan, bağımsız ve özgür yaşama ulaşılan yer demektir.

        Anadolu’da açılan öğrenci yurtlarının birçoğu ise bu tanımın çok uzağında.

        En yakın örneği de önceki akşam Adana Aladağ’da, 1 yıl önce Diyarbakır Kulp’ta, 2008’de ise Konya Balcılar’da yaşanan ölümlerle karşımızda duruyor.

        Balcılar’dan başlarsak...

        Balcılar’da da benzer şekilde öğrenci yurdu yandı, 18 kız öğrenci hayatını kaybetti.

        Olaydan sonra yaşamını yitirenlerin yakınlarının yanı sıra 29 yaralıdan hiçbiri davacı olmadı.

        Açılan kamu davası sonrası bazı öğrenciler davaya müdahil olmuş olsa da ilk anda tutuklananlar salıverildi.

        Geriye kalan 11 kişinin yargılandığı davada, 7 kez bilirkişi raporu yenilendi.

        İlk bilirkişi raporunda sanıkların neredeyse tamamı asli kusurlu tutulurken, 7’nci bilirkişi raporuna varıldığında sadece yurt müdürü asli kusurlu olarak kaldı.

        Aradan geçen 8 yıl içinde dava henüz sonuçlanmış değil...

        Özetle, her bir olayın sonrasında yaşananlar bir öncekinden farklı olmadı, olmayacak da...

        Hatta bu zihniyetle devam edilirse, her bir olayın sonrasında hükümetlerin aldığı önlemler de bir şey ifade etmeyecek.

        SOĞURMA

        Çünkü yurtların önemini gören örgütler, cemaatler, tarikatlar, bir maddenin başka bir madde içinde tutulmasına, bir gazın bir sıvının içinde kolaya karışır gibi nüfuz etmesine benzer tarzda toplumun içine girmenin yolu olarak yurtları görüyor.

        Yani soğurmanın en önemli trampleni olarak görüyor, hatta bazıları için bu yurtlar örgütlenmenin merkez üssü olarak kullanılıyor.

        Belki de bundandır, o yurtlara dokunmak, hatta denetlemek dahi, görevini yerine getiren için memuriyetten uzaklaşması, sürgün edilmesinin unsuru sayılıyor.

        Balcılar faciası sonrası ilçe müftüsünün “Denetliyorum sanmasınlar diye hiç içine girmemiştim” cümlesi de bunu anlatmak için yeterli...

        MEVZUAT HAZRETLERİ

        Bakan ve kamu görevlilerinin “Yangın merdiveninin kapısı açıktı” dediği...

        Adana Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin ve itfaiye görevlilerinin ise “Hayır, yangın kapısı kilitliydi, ölümlerin büyük bölümü kapı önünde yaşanmış” tespitini yaptığı Aladağ’daki yurdun durumuna gelince.

        Olay yerinden dün konuştuğum etkin isim, yurdun en son haziran ayında denetimden geçtiğini belirtti; herhangi bir olumsuzluğa denetim raporunda rastlanmadığının altını çizdi.

        İtfaiye görevlilerinin, “Bir yurt binasında kullanılmaması gereken malzeme kullanılmış. Yurt çatısı ve döşemeleri çabuk yanan ahşap ve halıyla kaplanmış, o nedenle yangın anında yayılmış” sözlerini anımsattım.

        Milli Eğitim ve Çevre bakanlıklarının mevzuatlarına göre yurtlarda böyle bir malzemenin kullanılması yasakken, haziran denetiminden yurdun sorunsuz nasıl çıktığını sordum.

        Hak verdi, “Yurt 1997’de izin almış, mevzuata göre eskiler kazanılmış bir hak olarak durumunu sürdürüyorlar; mevzuat yeni yapılanlara kısıtlar getiriyor. Eskiler için de yeniden mevzuata ihtiyaç var” dedi.

        En küçük bakkal dükkânına yeni mevzuata uyması için süre tanınırken, öğrenci yurtları neden bundan ayrı tutulur?

        Mevzuat hazretleri neden öyle buyurur?

        Zordur anlamak velhasıl...

        Diğer Yazılar