Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ankara’nın genetik özelliğinden kaynaklansa gerek, nereye gitseniz aynı konu tartışılıyor.

        Cep telefonlarının ekranlarındaki Anayasa teklifine bakıp herkes kendi zaviyesinden yorum getiriyor.

        Sohbetlerine, “Sistem nasıl işleyecek?” sorusu eşlik ediyor.

        Tartışmanın yoğun yaşandığı yerlerden biri de Meclis kulisi...

        Muhalefetle birlikte AK Parti milletvekilleri “yedek milletvekilliği” uygulamasına ilişkin yaratılan senaryolara yanıt arıyor.

        Örneğin, 3 milletvekili çıkaran ilde, A partisi 2, B partisi 1 milletvekili çıkardıysa; seçilemeyen 2 milletvekili yedek olacak.

        Diyelim ki A partisinin listesinin üçüncü sırasında olan kişi, parti yönetimiyle ters düşüp istifa etti ve bir başka partiye geçti.

        A partisinden seçilen milletvekilinin Meclis üyeliği de “ölüm, düşme, düşürülme” gibi nedenlerden eşzamanlı sona erdi.

        Bu durumda başka partiye transfer olan mı yedekten milletvekilliğini dolduracak?

        AYRILSA DA GELİR

        Teklifi hazırlayanlara sordum; “Biz de çok tartıştık; partisinden ayrılmış olsa bile transfer olan yedekten milletvekili olacak” dediler.

        Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop ise konunun kanunla düzenleneceğini belirtmekle yetindi.

        Yedek milletvekilliğine ilişkin bir örnek de seçilmiş olan parti değiştirdiyse ve sonrasında da milletvekilliği düştüyse ne olacağı?

        Bu durumda ilk seçildiğinden mi, yoksa transfer olduğu partiden mi yedek milletvekili gelecek?

        “İlk seçildiği parti listesi geçerlidir, oradan gelir” yanıtı verildi.

        Şentop ise tartışmalara, “Avrupa’nın 20 ülkesinde var. Bizde de belediye meclisinde aynı yöntem uygulanıyor” dedi.

        YİNE MHP İLE...

        Tartışılan bir diğer konu ise Cumhurbaşkanı, yardımcıları ve bakanlarla ilgili “Görevde bulunduğu sürede işlediği iddia edilen suçlar için görevi bittikten sonra da bu madde hükmü uygulanır” ibaresi.

        Yani, “göreviyle ilgili” değil, “görevde bulunduğu sürede” işlediği suçlar için özel koruma mı sağlanıyor?

        Örneğin, bakanlığı döneminde komşusunun tavuğuna çarpıp öldürdü ve bu durum bakanlık görevi bittikten sonra ortaya çıktı.

        Bakanın zarar tazmini için yine Meclis’te 400 milletvekilinin iznine mi ihtiyaç duyulacak?

        Teklifi hazırlayan hukukçu, madde içinde “dokunulmazlık hükümlerine tabi olacaklarına” ilişkin hüküm olduğu için kişisel suçların özel koruma dışında kalacağını söyledi.

        “Metne o takdirde neden ‘görev’ değil de ‘görevde bulunduğu süre’ ibaresini koydunuz?” dedim, “Önemli olan göreve atıf yapılması” yanıtını verdi.

        Bir başka tartışma, Cumhurbaşkanlığı kararnamesine ilişkin.

        Örneğin, ikinci tur sonucu seçilen Cumhurbaşkanı’na karşı Meclis’te salt çoğunluğu ele geçiren parti kanun çıkararak kararname alanlarını bloke ederse ne olacak?

        Teklife, “diğer boşalma”, “diğer haller”, “mücbir sebepler” gibi ifadelerle “hukuki belirlilik” ilkesine uymayan ibarelerin konulmuş olması da eleştiriliyor.

        Hazırlayanlar, komisyon aşamasında bunların düzeltilebileceğini bildirirken, değişiklikleri de MHP ile uzlaşarak yapacaklarını açıkladı.

        Yaşanan gelişmeler tartışılmasını engelliyor; ancak ortada da toplumsal sözleşme duruyor.

        Enikonu irdelenmediği takdirde de geri dönüşü zor oluyor.

        Diğer Yazılar