Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gecikmiş de olsa Türkiye, yıllar sonra geçtiği proaktif dış politikasının sonucunu Halep’te aldı.

        Türkiye, yeni koşullar oluşturmak veya mevcudun koşullarını değiştirmek için ne zaman inisiyatif kullandıysa geçmişte de hep başarılı çıktı.

        İster Kurtuluş Savaşı sonrası Hatay’da Atatürk’ün akıllı politikasını...

        Dilerseniz Ecevit ile Kıbrıs’ta yeniden canlanıp sonuç yaratan cesur ve kararlı atağı veya 1. Körfez Savaşı’nda Irak’ta Özal ile hayat bulan, Ankara’nın pısırıklıktan sıyrılıp gücünü ortaya koyan zeki hareket tarzını örnek alın...

        Bütün kesimlerin üzerinde hemfikir olması da gösteriyor ki Ankara’nın 6 yıl aradan sonra Suriye’de uyguladığı politika doğru zeminde ilerliyor.

        Oysa yakın geçmişe kadar üyesi olduğu organizasyonlar, kuruluşlarla hareket etti; onların beklentileri doğrultusunda üretilen politikalar da istediği gibi sonuç almasını engelledi.

        Konjonktüre teslim iç siyasete odaklı duygusal yaklaşımlar da buna eklenince, durduğu pozisyonun dahi gerisine düştü.

        Sınırının hemen ötesindeki gelişmeleri kontrol edebilme, komşusunun kim olacağını belirleme yetisini, duygu ve kaygılarına teslim etti.

        Bugün ise hatalı politikalarından uzaklaşmış durumda.

        Nasıl ki ABD’yi bir zamanlar AB ülkelerinden daha proaktif politikası öne çıkardıysa, bu yeni politikası Türkiye’yi de öne çıkaracak.

        PATRON KİM?

        Çünkü yeni politikasıyla Suriye’de bugüne kadar onlarca kez denenen ateşkesten ilk kez sonuç alan ülke oldu.

        Ardı gelmese bile ateşkes sayesinde önceki akşam itibarıyla 7 bin 500 kişinin tahliyesi gerçekti; devamının geleceği de açık.

        Bu başarının gölgelenmesini isteyenler elbet olacaktır.

        Nitekim tahliyelerde yaşanan Tahran merkezli tıkanmalar da bunun bir göstergesi.

        1 ay süren müzakerelerde mutabakata varılmış, tahliyelerin durmasına gerekçe gösterilen 4 köye ilişkin detaylar da içinde yer almasına karşın, buralara ilişkin anlamsız gerekçeler ileri sürülerek tahliye işlemi defalarca kesintiye uğradı.

        Tahran, bu tavrıyla Ankara ve uluslararası arenaya “Moskova ile anlaşmış olmanız bir şey ifade etmez; burada patron benim” mesajını vermeye çalıştı.

        İDLİB KISKACI

        Tahran’ın patinajı sadece bulunduğu zemini çökertir, tekerine de zarar verir; Suriye’deki ittifakını zayıflatır.

        Çünkü Ankara ateşkesten ilk kez sonuç alan ülke olduğunu gösterdi.

        Başarıyı gölgelemek için başkaları da dün bir örneği Kayseri’de yaşandığı gibi aşırı radikal terör başta olmak üzere her eylemi sergileyecektir.

        Ne olursa olsun Ankara, Rusya’yı ikna ederek gerçekleştirdiği ateşkes sayesinde 7 bin 500 canın yaşamıyla birlikte El Bab’ın kuzeyinde elini de güçlendirdi.

        Ayrıca ABD ile bölgede yaşadığı ayrışmayı azaltacak sürecin de önünü açtı.

        Tahliyelerin getireceği sonuç bununla kalmaz; İdlib dahil Halep’in batısındaki El Nusra, Türkistan İslam Cemaati, Cund’ül Aksa gibi radikal gruplara karşı Ankara’nın izleyici duruşunu da mücadeleye dönüştürür.

        Bu da Türkiye üzerinde yaratılan tüm algıları bitirir.

        Ankara proaktif politikasının getirisini sadece Suriye’de değil, AB dahil diğer alanlarda da almaya başlar.

        Diğer Yazılar