Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Rusya Büyükelçisi’ni düzenlediği suikast ile öldüren polis memuru canlı olarak ele geçirilemez miydi?

        Siyaset dahil hemen herkesin dün yönelttiği soru aynı yönde oldu.

        Büyükelçi Karlov’un vurulmasının hemen ardından Çağdaş Sanatlar Merkezi’ne gelen ve operasyona katılan güvenlik birimlerinin yöneticilerine aynı soruyu yönelttim.

        Hemen hepsinin anlatımları birbirine benzerdi; içlerinden birinin şu cümlesi de her şeyi özetliyordu:

        “Bu tür bir hareket yapan eylemciye, değil biz dünyada her ülke aynı davranır. Hatta biz çok daha fazla zaman tanıdık.”

        Cümlesini biraz daha açmasını istedim, içeride çatışma anında yaşananları anlattı.

        Aktardığına göre suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş, büyükelçiyi vurduktan sonra içeride ateş etmesini sürdürürken, çevrede ilk tedbiri bölgede bulunan trafik polisleri almış.

        Eşzamanlı yakındaki büyükelçiliklerin korumasını sağlayan polisler ile asayikş ekibi de gelmiş.

        Suikastçı Altıntaş’a “Teslim ol” çağrısı yapıldığında, “Buraya ölmeye geldim” diyerek direnişini sürdürmekle kalmamış, ateşe devam etmiş.

        Çok geçmeden olay yerine gelen özel tim de “Teslim ol” çağrısını yineleyince benzer karşılık bulmuş.

        ‘NEDEN VURULDU?’

        Bunun üzerine önce baldırından ve ayak bileğinden vurulmuş.

        Yere düştüğünde eylemini durdurmamış, elini cebine doğru sokmak için yerde atak yapınca, canlı bomba olabileceği kaygısına kapılmışlar.

        Bu aşamada serbest ateşle öldürmek hedefiyle ateş ettiklerini belirtirken, içlerinden biri nedenini şöyle özetledi:

        “Öldürülüp kimliğine ulaşıncaya kadar polis olduğunu bilmiyorduk. Elini cebine götürünce bina içine yerleştirdiği bir bombayı patlatacağı kuşkusuna kapıldık. Binanın içinde çok sayıda sivil vardı; büyükelçi de yaşıyor olabilirdi...”

        Güvenlik birimlerinin toplamda 15 dakika kadar devam eden süreye ilişkin yaklaşımı böyle...

        Aktarıldığına göre olay sonrası suikastçının üzerinden üç şarjör ile beylik silahı çıkmış.

        Olay sonrası Altıntaş’ın bütün ilişkileri masaya yatırılmış.

        Ankara’da birlikte kaldığı avukat arkadaşı ise İstanbul’da gözaltına alınmış.

        Bir de yandaki otelden kiraladığı odaya da mermi yığdığı görülmüş.

        KURT MU FERDİ Mİ?

        Bütün bunlar, bir “yalnız kurt” suikastı mı, yokta ferdi bir maceracı eylem mi olduğunu söylemek için yeterli görülmüyor.

        Bununla birlikte okuduğu okulları, dershanesi, ailesindeki veriler FETÖ bağlantısını sergiliyor.

        Ancak “içinde hareket eden mozaik örgütlerden birinin” yönlendirmesi içinde olabileceği de eylem sırasında El Nusra’nın sloganını söylemesinden dolayı inceleniyor.

        Bu sırada kullandığı Arapça kelimeleri acemice sarf etmiş olması da başka bir yönlendirme olabileceği kuşkusunu yaratıyor.

        Bir eylem talimatı olup olmadığına da bakılıyor.

        Bu kapsamda bütün arkadaş çevresi, son dönem yaptığı telefon görüşmeleri tek tek inceleniyor.

        Bunlara karşın, “Eylemle kim, kimin aracılığıyla kime mesaj verdi?” sorusuna henüz yanıt verilemiyor...

        Diğer Yazılar